Trafik kazası geçirdikten sonra genç kadının hayatında birçok şey değişmişti. Birçok insana şifa veren bu kadın ölümü istiyordu. Bedeni o kadar acı çekmişti ki; ne ruhu, ne de bedeni yeni bir acıyı kaldıramıyordu.
Önce bir buluttu gördüğü. Sadece huzur dolu bir boşluk hissediyordu. Mutluydu. Oğlu ayaklarından tutunca ruhu geri dönmüştü bedenine. Ve beraberinde onları da getirmişti: Varlıkları…
Sevgi’ye, şifalandırma gücü vermişlerdi onlar… Önce felç olan ayaklarıyla yürümeyi başarmıştı Sevgi. Doktorlar tarafından mucize olarak karşılanıyordu onun bu durumu.
Daha sonra başkalarına da şifa olmaya başlamıştı kadın. Konuşamayanı konuşturabiliyor, yürüyemeni yürütebiliyordu. Son evre kanser hastalarını bile tedavi edebiliyordu. Ünü sürekli yayılıyordu… Ama her şeyin bir bedeli vardı ki, o bunu acı tecrübelerle öğrenecekti. Her acısını dindirdiği insanla birlikte…
Ona başta kimse inanmamıştı. Zaten yaşadıklarının paylaşılmaması gerektiğini de zamanla öğrenecekti. İnsanlara yardım etmeliydi sadece…
O da bunu yaptı. Sadece derman oldu etrafındakilere… Manevi olarak anlatılamayacak bir doyum içindeydi genç kadın. Ancak, arkadaş olduğu varlıklar, ondan bir gerçeği sakladılar. Şifa verdiği her kişi, ona bir süre sonra çektiği acıları ödünç olarak verecekti. Ta ki ölene kadar…
İlk acısını bir yangında yanan bir kadını iyileştirdikten sonra hissetti. Zaman geçtikçe, yüzünün yarısı ve bedeni cayır cayır yanmaya başladı Sevgi’nin. Izdıraptan çığlıklar atınca, eşi onu hastaneye götürdü. Doktorlar, psikolojik sıkıntıları olduğuna karar verdiler.
Çektiklerinin bedeninde hiçbir izi yoktu. Sadece beyninde yaşıyordu her şeyi. Zamanla hayatı tam bir cehenneme dönüşmüştü. Ölerek kurtulmak istediği bir cehenneme..
Varlıklar, kadının sızıları dinmesin istiyordu. O ne kadar ızdırap duyarsa, o kadar güçleniyorlardı. İnsanların sıkıntılarını dindirmesi için, kendisine bu dünyada ikinci bir şans verildiğini söylediler ona.
Kadıncağız da onlara inanarak, insanlara şifa vermeye başlamıştı. Yardımları karşılığında para bile istememişti kimseden… Ama evinin geçimine katkıda bulunması gerekiyordu. Eşi işinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Bu yüzden maddi olan hiçbir şeyi de geri çeviremedi.
Birçok şeye sahip olmuştu. Para, güç, itibar, ün… Ama sahip olamadığı tek bir şey vardı: O da acı çekmeden, huzurla yaşayacağı bir hayat. Dünyada olmaktan hoşnut değildi. Gideceği yer onun için çok daha huzurluydu. O huzuru tek bir kişi için reddetmişti: Oğlu için…
-Anne, ne olur bırakma beni, diye yakarışlarını duymuştu oğlunun. Ve bu yüzden geri döndü. Ayakları tutmuyordu. Yürüyebilmesi için, varlıklardan yardım istedi. Onlar da isteğini yerine getirdiler. Hem de hain planlarını söylemeden… Biri uzun boylu, takım elbiseli bir adam görünümündeydi, biri orta yaşlı, şuh kahkahalı bir kadındı. Bir diğeri ise, diğer ikisine hükmeden, çirkin yüzlü, şeytani bakışlı bir adamdı. Üçü de ortak bir şeyden besleniyordu. İnsanların acılarından…
Ve bu acıları tek bir kişiden almak daha kolaydı.
Bazıları için başkalarına sızı olan şey ödül; bazılarına ise ceza gibiydi. Berre de insanların sevgisi ve mutluluğu ile beslenen bir varlıktı. Sevgi’nin sıkıntıları onu çok üzüyordu. Üç ezeli düşmanının yaptıklarını bir türlü hazmedemiyor, ona yardımcı olmak istiyordu.
Bir gün Berre, Sevgi uyurken kulağına fısıldadı:
-Benimle gelmelisin Sevgi!
-Neden?
-Onlardan kurtulmak ve sıkıntılarına veda etmek için.
-Nereye?
-Ancak seninle, sen uyurken konuşabiliyorum. Sana yardım etmek istiyorum. Sorma! Bedenini bırak ve benimle gel hemen!
Sevgi’nin ruhu bedeninden ayrıldı ve onu takip etti. Ama Sevgi ya bedenine bir daha geri dönemezse? O zaman Araf’ta kalacaktı. Berre yaptığının ne kadar tehlikeli olduğunu biliyordu. Kadının ruhunun bir dakika bedeninden ayrılması gerekiyordu. Bu zaman dilimi ona bir asır gibi gelmişti. Berre ile farklı bir boyuttaydı artık…
Varlıklar uyandıklarında Sevgi’yi bulamadılar.
-Öldü mü? Ama ölmüş olamaz!
-Çok mu yüklendik ona! Keşke bu kadar acı çekmeseydi. Apollon senin yüzünden canından oldu bu!
-Acılarıyla beslenirken çok mutluydunuz. Şimdi mi aklınıza geldi yakınmak…
Ve üçü de onun bedenini terk edip gittiler.
Sevgi, Berre ile beraber geri döndü. Çok şükür ki, dayanıklı çıkmıştı vücudu. Artık yeni bir hayat onu bekliyordu. Bütün sıkıntılarından kurtulmuştu. Ancak, insanlara şifa verebilme yetisini de kaybetmişti. Bundan dolayı üzgündü. Başka türlü insanlara yardımcı olmalıydı. Nasıl yapacaktı ki bunu?
Bunun için, kazandığı paranın sadece ihtiyacı olan kısmını sakladı. Diğer kısmı ile, maddi durumu yetersiz olan hastalar için bir hastane yaptırdı ve varlıklar olmadan da insanlara yardım etmeye başladı. Sağlığına kavuşmuştu. Maddi, manevi hiçbir sıkıntısı da kalmamıştı.
Hayatı cehennem olmaktan çıkmıştı artık. Ve arzuladığı huzura kavuşmuştu…
Güzel bir konu akıcı bir öykü.kaleminize sağlık.
İlginiz ve değerli yorumlarınız için teşekkür ederim.
Güzel mesajları olan iyiliği öven bir öykü. Ancak sanırım biraz kısa kalmış. Final bölümüne geçiş ve final kısa kalmış diye düşünüyorum. Daha uzun ve belli bir ritimle anlatılabilirmiş olaylar. Yine de son tahlilde umut veren ve dilin de güzel kullanıldığı bir öyküydü.
İlginiz ve değerlendirmeniz için teşekkür ederim Murat Bey. Ben de yazımı yeniden okuduğumda sizinle aynı şeyleri düşünüyorum. Final bölümü daha çarpıcı ve uzun olabilirdi. Tekrardan teşekkür ederim.
Merhabalar;
Kurgunuz; özellikle de şifa olayı çok hoşuma gitti. Fakat keşke şifayı nasıl verdiğini de detaylı olarak bizlere anlatsaydınız.
Sade ve temiz bir dil kullanmışsınız, bu da okuyucu yormadan akıp gitmesine sebep olmuş. Belki de bu yüzden daha uzun olmasını beklerdim.
Eklemeden geçemeyeceğim… Mutlu sonla biten bir şeyler okumayalı çok olmuş! Hikayenizin sonu bu yüzden bende bir tatmin hissi yarattı. Belki temaya biraz yaklaşsa daha iyi olurmuş gibi.
Emeğinize sağlık