Öykü

Besteci

“Elbette hanımefendi. Tam istediğiniz gibi olacak.” Kafasını kaldırmadan kadının dediklerini not etti. “Biraz gizemli, komik, hoş… İki hafta sonra geldiğinizde hazır olacak. Kadın teşekkür ederek kapıdan çıkarken, sıkıcı melodisini de yanında götürdü. İçindeki sıkıntıyı geçirmek için kendi karmaşık ezgisine odaklandı. İşini seviyordu. Kalplerinin sesinden memnun olmayan insanlar için yenilerini bestelemek güzeldi. Zaten onun gibi güzel bir melodiyle doğanlar çok azdı. Bu yüzden de karlı bir meslekti. Annesi, neredeyse her notayı içeren melodisini duyduğu ilk anda onun bir besteci olacağını anladığını söylerdi.

Yine de bazen çok yoruluyordu. Tüm gün o kötümser melodilerle dolan kulaklarını arındırmak ve beste yapmaya başlamak zordu. En kötüsü de, yaptığı işin insanlara olmadıkları biri gibi görünme olanağı verdiğini bilmekti. Eskiden, bir insanı görüp melodisini duyduğun an onu az çok tanıyabilirdiniz. Kötü, kıskanç, bencil, kindar… Kimlerden kaçınmanız gerektiğini anında anlardınız. Şimdi ise, orta derecenin biraz üstünde parası olan herkes, kendisini istediği gibi gösterebiliyordu. Meleğimsi melodisine güvendiğiniz kişi bir katil de çıkabilirdi, hırsız da.

Halkın çoğunluğu bu durumdan şikâyetçiydi ama yöneticiler besteciler asla dokunmaz. Nasıl yapsınlar? En başta melodilerini değiştirip halkı kandıran onlar. Şu anki başkanın dürüstlük dolu melodisini o bestelemişti mesela.

Önündeki defteri koltuk altına sıkıştırıp arka taraftaki çocuklardan birini çağırdı. Günün sadece belli saatleri otururdu sipariş masasında. Kalan zamanda alt kata çıraklar bakar, o bestelere yoğunlaşırdı. Tam masadan kalkmıştı ki kapı açıldı. İç çekip tekrar oturdu. Yanında bekleyen çocuğu da ufak bir hareketle geri gönderdi. Çok güzel olmasa da orta dereceli bir melodiyle, saçları beyazlamaya başlamış bir kadın girdi içeri.

Kibarca gülümsedi. “Buyurun, nasıl yardım olabilirim.”

Kadının yüzü sıkıntılıydı. “Kızıma bir melodi yazmanızı istiyorum. Canlı, hayat dolu bir melodi!”

Kadının kendi için istemediğini duyunca üzüldü. Bu melodiyi değiştirmek kolay bir iş olurdu. Hayal kırıklığıyla başını salladı. “Keşke kızınızı da getirseydiniz. Asıl melodisini duymadığım insanlara bir şey yazamam.”

Yüzündeki kırışıklıklar acıyla biraz daha buruştu. “Ama o…burada?”

Dükkânda başka yabancı melodi yoktu. “Neyden bahsediyor bu kadın?”diye düşünerek ağzını açıyordu ki kadının geniş bedeninin arkasındaki hareketlenmeyle sustu. Şok vücudunu esir aldı. Kadının arkasından içe işleyen mavi gözleriyle bakan bir kız çıkıp annesinin sağında durdu. Onun hemem hemen aynı yaştaydı. Kendini nefes almaya zorladı. “Bu nasıl olur? Bu-bu kızın melodisi yok!” Kız kalp atışlarını duyabileceği kadar yakınında olmasa öldüğüne yemin edebilirdi, ya da gözleri bu kadar canlı bakmasa. Daha önce böyle bir şey görmemişti.

Kadın konuşmaya devam etti. “Ülkedeki tüm bestecilere gittik. Siz son umudumuzsunuz. Sizin genç ama en iyi olduğunuzu söylediler. Lütfen… Yardım edin.” Yalvarırcasına baktı.

Konuşmak için boğazını temizlemek zorunda kaldı. “Nasıl? Nasıl bu hale geldi? Kalbi neden sustu?”

Bu sefer kız konuştu. “Melodimi bir başkasına verdim.” Sesi berraktı. Adamın gözleri şaşkınlıkla büyüdü. “Kalbi daha önce… susturulmuş birine.” Daha fazlasını söylemedi.

Adam kızın orada kalmasını istedi. Farklı bir durumdu bu. Daha önce hiç sıfırdan beste yapmamış, sadece olanın memnun olunmayan kısımlarını değiştirmişti. Ezgisinin neredeyse tamamından şikâyetçi olan müşterileri de olmuştu ama… İlk defa, ondan istenilen besteye dair aklında tek bir şey yoktu. Normalde notaların zihninde dönmeye başlamış olması gerekirdi. Hiçbir şey yok. Boşluk…

Bir ay boyunca dükkânı tamamen çıraklara bıraktı. Kızı karşısına oturtup tüm gün ona baktı, konuştular. Eski melodisinin nasıl olduğu hakkında ipucu arıyordu. Artık bu besteden başka bir şey düşünemez olmuştu. Daha kısa sürede yemek yiyor, daha az uyuyor, rüyasında bile onu görüyordu. Kız zaman geçtikçe ona güvenmiş, anlatmaya başlamıştı.

Dünya’ydı adı. Dünya… Kendi melodisinden çok sevdiği çocuk için vazgeçmişti. Bir zamanlar, diye düzeltti kendi düşüncesini. Çocuk bir başkasına âşıktı, Dünya’nın onu sevdiğini bilmiyordu. Bir gün sevdiği kız onu terk etmiş, çocuğun kalbi suskunlaşmış, melodisi hüzünlü ve mutsuz bir hal almıştı. Dünya onu teselli etmeye çalışmış ama başaramamıştı. En sonunda, onu öyle görmeye dayanamayıp kendi melodisini ona vermişti. “Eğer gitmeseydi, kalbimin suskunluğu umurumda olmazdı. Bütün gün onun kalbini dinleyerek yaşayabilirdim.” demişti bir keresinde. “Ama gitti. Hem de onu bu hale getiren kıza. İkisinden de nefret ediyorum! Ama en çok ondan.” Kalbi, bu terk edilişten sonra tamamen susmuştu.

Adam hayran oldu kıza. Cesaretine, gücüne… Bir süre sonra melodiyi daha az, onu daha çok düşünmeye başladı. Eski melodisini kafasında canlandırabiliyordu artık. Eğlenceliydi Dünya, zeki, biraz kıskanç, cesur… Bir ay bittiğindeyse mavi gözlerine bakmadan yaşayamaz olmuştu. Onun kalbinin suskunluğuna dayanamıyordu.

Böyle yapamayacağını anladığında kendini onu görmemeye zorladı. Bu besteyi bitiremezse bir daha gözlerine bakmayacağına yemin etti. Kendini kapattığı küçük odasında bir ay, gece gündüz çalıştı. İlk yaptıklarını beğenmedi, yakıştıramadı kıza. Gittikçe besteleri iyileşmeye başladı, belki de özlemi arttıkça. Mükemmele yaklaştı. En sonunda tüm iyi duyguları ve Dünya’ya olan aşkını barındıran bir melodi ortaya çıkardı. Mükemmeldi. Şu ana kadar yaptıklarının hepsinden daha iyi olduğunu biliyordu, bir daha böyle bir beste yapamayacağını da.

Bir ayın sonunda odadan çıktığında, uzun süre baktı gözlerine. Doymaya çalıştı, doyamadı. Dünya onu bırakırsa kalbinin susacağını biliyordu. Onun melodisinden neden vazgeçtiğini de anlamıştı. Değerdi, kalbinin susmasına bile değerdi.

İçi korkuyla dolu olsa da gülümsemeyi başardı. Son nota odada yankılandığında, kızın kalbi suskun kaldığı günlerin acısını çıkartmak istercesine coşkuyla çalmaya başlamıştı. Kız ayağa kalkıp yanına geldi. Adam, belki de son kez diye düşünerek, Dünya’nın ıslak mavi gözlerine dikti gözünü. Kızın dudakları yumuşacık bir sesle kıpırdandı.

“Benim melodim sensin.”

Besteci” için 8 Yorum Var

  1. Sonu mutlu biten, içinde fantastik öğeler barındıran çok sevimli ve tatlı bir aşk öyküsü olmuş bu 🙂 Ellerine sağlık…

  2. Vay be!

    Harika bir hikayeydi. Melodi temasına farklı yaklaşımınız ve hikayeyi anlatış biçiminiz kesinlikle çok iyiydi. Arada küçük, çok ufak yazım hataları da vardı ama böylesine güzel bir öykü şerefine bunları görmezden gelmeye dünden razıyım.

    Kaleminize sağlık ve seçkimize hoş geldiniz.

    1. Elimden geldiğince dikkat etmiştim ama gözden kaçırmışım demek.
      Bu yorumla gelmiş olmak çok güzel, teşekkür ederim 🙂

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *