Sevgili tek boynuzlu atlar, ejderhalar, göl canavarları, koca ayaklar, uçan domuzlar, ağaca çıkan balıklar ve saymadığım için mazur görülmek istediğim diğerleri; lütfen arzuma kulak verin, gözlerinizi kapatın. Bu mektup sizden değil bizden birine.
Umuyorum ki mektubun kalanında sadece sen ve ben olur, meraklı gözler tarafından rahatsız edilmeyiz. İnsanlar konuşur, hayvanlar daha çok konuşur. O yüzden bu yazdıklarımızın aramızda kalması çok önemli. Bir önceki yazında “neden” diye sormuştun. Bu bana değil, Tanrıya yöneltmen gereken bir isyan. Gerçi ona ulaşman zor olur, biliyorsun, insanlarla meşgul. Dilersen vereceği cevabı iletebilirim. “Davranışlarınla bunu kendine sen yaptın.” Biraz daha azarlar bir tonda hayal et, belki kızgın bir parmağın aşağı yukarı sallanmasını da ekle. En azından ben “neden” diye sorduğumda böyle cevaplamıştı. Ama hayır, konumuz ben, muhatabın Tanrı değil.
Ah Taraba… Bunun yerine “Tazmanya şeytanı” dememi tercih ettiğini biliyorum. Ya da herkesin dediği gibi “Tazmanya canavarını” kullanmam daha çok hoşuna gider. Ama canım Taraba demek istiyor. Daha önce söylediğim gibi, özünü ne kadar derine gömersen göm asla yeterince derin olmaz. Hem, benimle tartışacak değilsin ya. Bak konudan yine uzaklaştık, yaşlanmak böyle bir şey galiba.
Soruna dönecek olursak; ne yaptın da hu cezayı hak ettiğini düşündüler bilmiyorum. O sıralar gençtim, zamanımın çoğunu insanlarla uğraşmaya harcıyordum. Fırsat bulsam hâlâ yaparım ama korkarım bana ihtiyaçları kalmadı. Neyse, insanlar kalemimi oynatmama değmez. Üzülerek tekrarlıyorum ki cezan kesildiğinde ya da öncesinde buralarda değildim. Neye benzediğini ya da ne yaptığını bana anlatılanlar kadar biliyorum. İyi göründüğünü duydum. Bir de yavruları avladığını, hem de aileleri ortada yokken. Kulağa korkak bir tembelin işi gibi geliyor. Öte yandan, zekanı tebrik ederim. Bir şeyi uğraşmadan da yapabilecekken neden savaşmayı seçesin ki? Tanrı bunu görmediği için üzgünüm, onun farklı kuralları var.
Benden duymayı beklediğin şeyin bu olmadığını biliyorum. Şaşırmaya hazır ol: Olaya iyi yanından bakmayı dene. Sana, yaşadıklarıma dayanarak daha fazla öğüt verebilirim ama konuyu kendime çekmemeye çalışıyorum. Ama verecek olsaydım ki vermiyorum, seni rahatsız edenlere dişlerini göstermekten çekinme derdim. Madem senden korkuyorlar, kullan bunu. İşe yaradığını ilk elden tecrübe ettim. Sözlerimi sonlandırırken, her zamanki isteğimi yineliyorum. Bunlar aramızda kalmalı. Onların deyişiyle değersiz bir hayvanı umursadığım duyulursa itibarım zedelenebilir. Bunu kimsenin isteyeceğini sanmıyorum.
Tanrı seni korusun.
Not: Gördün mü, benim de mizah anlayışım var.
Kısa ve hoÅ. Anlatiminizi çok begendim.bazı cümlelerin altını çizmek geldi icimden:
Kaleminize saÄlık