Notre Dame’dan çan sesleri artık yükselmiyor. Quasimodo’nun sırtındaki kambur çürüyeli çok oldu. Paris’te değiliz. Bu gemi nereye gidiyor bilmiyorum. Kürekçilerin sesleri dalgaları bastırıyor. Gemi isyan kokuyor. Kamaranın dışında fısıltılar var. Sesleri görebiliyorum. Seslerin beli bükük. Kapının ardında benim küçük kambur mürettebatım. Kapının ardında benim sonum. Onların özgürlüğü. 16 öykü. Kapı aralanıyor:
– İsimsiz adlı öyküsü ile Arda Demircioğlu
– Deney adlı öyküsü ile Arif Anıl Özdil
– Kambur Prens adlı öyküsü ile Cevdet Denizaltı
– Balerin adlı öyküsü ile Çağatay Şenkay
– Ağırlığıncam adlı öyküsü ile Doğan Özer
– Kulübedeki Adam adlı öyküsü ile Evrim Kılıç
– Farklı adlı öyküsü ile Fatma Uğuz Selçuk
– Ötedeki Yıldız adlı öyküsü ile Gökay Yıldız
– Sevilmeyen Dev adlı öyküsü ile Halil Oğulcan Karamağara
– Altın Kanatlar adlı öyküsü ile Harun Çimen
– Gündüz Düşü adlı öyküsü ile Kenan Demir
– Mor Yakup’un Kamburu adlı öyküsü ile Mehmet Berk Yaltırık
– Kambur Felek adlı öyküsü ile Melih Önder
– Terfi adlı öyküsü ile Ozan Evren
– P.A.P.P.U.S. adlı öyküsü ile Selçuk Gökhan Kalkanoğlu
– Oreon adlı öyküsü ile Uğur Aslan
Sude Erdem “Kambur” teması için çizdi. Harika kambur yorumu için kendisine teşekkür ediyoruz. Bir sonraki ayın teması “AKBABA” oldu. Öykülerinizi nisan ayının ikinci haftasına kadar oykuseckisi@gmail.com mail adresine gönderebilirsiniz.
Daha güzel yarınlara,
Onur “DarLy OpuS” Selamet