Gölgeleri vardır. Kabul, yaşayan ve yaşamayan pek çok şeyin gölgesi vardır. Onların da var. Ama bu tekinsiz bir gölge. Üstünüze düştüğünde tüylerinizi diken diken eden cinsten. Bir akbaba alçaktan pike yaparak tam üstünüzden geçiyorsa bundan korkarsınız. Düşüneceğiniz şey, biz daha ölmedik, olabilir. Ölmenize gerek de yoktur. Bekleyebilirler.
Beklemeyi ancak bir akbabadan öğrenebilirsiniz. Kalbiniz durana kadar beklerler. İliğinizi kemiklerinizden sıyırmak için, günlerce, haftalarca bekleyebilirler. Orada, az ötede kaktüsün üzerine tünemiş; sizin hudutsuz kumlar üstündeki son çırpınışlarınızı izlerken kel kafalarını kaşıyıp esnemekten fazlasını yapmazlar.
Ölmenizi beklerler. Beklemeyi öğretirler.
Ben edebiyatın da bize beklemeyi öğrettiğine inanıyorum. Kapının altından atılacak bir baykuş postasını, ıssız bir adada gelmeyen o gemiyi, yâri, duyulmayı, keşfedilmeyi beklemeyi. Tüm bunları, neredeyse bir akbaba kadar iyi öğretir edebiyat.
Bu ayın görseli Selçuk Ören’den geldi. Kendisine bu değerli çizimi için bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Akbaba temasının öyküleri hemen aşağıda. 11 adet.
– Olduğu Yerde Duran Şeyler Sanatı adlı öyküsü ile A. Orçun Can
– Balığa Gitmek adlı öyküsü ile Arif Anıl Özdil
– Yıldız Taşı adlı öyküsü ile Cevdet Denizaltı
– Leş adlı öyküsü ile Erhan Kılınç
– Bernen’in Gözyaşları adlı öyküsü ile Fatma Uğuz Selçuk
– Çöl adlı öyküsü ile Gökay Yıldız
– Yanılgılar Boyutu adlı öyküsü ile Kenan Demir
– Aksak Karabasanların Zifir Makinesi adlı öyküsü ile Onur Selamet
– Kara Kutu adlı öyküsü ile Ozan Evren
– Tetkik-i Snake adlı öyküsü ile Selçuk Gökhan Kalkanoğlu
– Bagajda At Nalı adlı öyküsü ile Serkan Bulut
Gelecek ayın teması ise “ZEPLİN”. Öykülerinizi oykuseckisi@gmail.com adresine, mayısın ikinci hafta sonuna kadar gönderebilirsiniz.
Güzel şeyler bekleyin,
Onur “DarLy OpuS” Selamet