Bir anda beliriyor ufuk çizgisi. Görmekte zorlanıyorum ama ne gam… Kısa süre sonra gözümün önünde adeta can buluyor: Kapkara bir toprak üstünde siyahımsı bir mavi dağ yükseliyor. Fazla yükselmiş olsa gerek, biraz duruluyor ve en tepesi silikleşiyor. Kısa sürede gökyüzünün mavisine karışıyor.
Gök, alabildiğine mavileşiyor. Sanki hiç beyaz olmamışçasına, bir buz mavisine bürünüyor etraf. Üstüme başıma sıçrıyor mavilikler… Ürperiyorum. Bu ürpertiyi pekiştirecek şekilde bir kara çalıyor üzerime.
Toprağa çalan ellerime bakıyorum. Ürpertim artıyor. İçimde bir şeyler kıpır kıpır. Sanki benden bir tane daha çıkıyor içimden ve koşarak ufka doğru ilerliyor dört nala… Benden daha kuru görünüyor, daha fazla ihanete uğramış duruyor; sırtında bin bıçak. Eski bir şarkıdan arakla; “Sırtımda bin bıçak var, biniyle de adaşsın” mı, yoksa daha varmadık mı o yüzyıla?
Bir yanık kokusu!
Maviliği yaran bir kızılımsılık. Ufukta devrimin mi ayak sesleri duyuluyor diye ürperiyorum ama ona da çok var sanki.
Dört nala gelip uzak ufuktan, toprağın üstünde bir zürafa gibi uzanan bu yangın bizim.
Bizim, dostlar!
Çekmecelerim aralanıveriyor, bir el; tedirgin desem tedirgin değil, aceleci desem aceleci değil… Ama bilgiç bir tavırla üzerimdeki koyu maviliği yarıp, sapsarı çekmeceler koparıyor üzerimden.
Yanan zürafa, kafasını aşağıya eğiyor; tam o sırada göğsümden koparılırcasına açılan bir çekmeceye yumuyorum gözlerimi. Zürafada başlayan yangın, içimde son buluyor.
Dışarıya bakmaya çalışıyorum, taşamıyorum mavilikten.
Oysa ben…
Hep bir gergedan olmak istemişimdir. Şimdi bu yanık kokan çekmeceler neden?
- Çekmecemdeki Yangınlar - 1 Temmuz 2020
- Yarım Kalan Hikâye - 1 Temmuz 2019
- Kayıp Harfler Mezarlığı - 15 Haziran 2018
- Ya Her Şey Boşaysa? - 15 Şubat 2018
- İnecek Var! - 15 Ekim 2014
Merhabalar,
Oldukça kısa bir öykü olmuş, ama tablonun betimlemesini pek güzel yapmışsınız, keşke biraz daha uzun olsaydı diye düşündüm. Kaleminize sağlık, sevgiler,