O soruyu soruşunun üstünden sadece birkaç gün geçti ama bana yüz yıllar gibi geliyor küçüğüm. Minik elinle elimi tutarken sormuştun, o saf ve temiz yüreğinle. “Akvaryumda balina besleyebilir miyim annecim?” Ah benim kar tanem! Daha çok küçük ve durusun. Yetişkinliğin acımasız gerçekleri henüz darbe vurmamış ruhuna. Öyle olsaydı o soruyu sorar mıydın benim nar tanem?
Her çocuk evinde hayvan beslemek ister benim nur tanem. Kimisi köpek kimisi kedi kimisi de at… Ama sen balina istedin benden yavrum. Çünkü sen farklısın. Çünkü içten içe biliyordun ki annen, yani ben, bunu gerçekleştirebilirim. Gerçekleştireceğim de… Ama biliyorum ki bu, ani gidişimin tesellisi olmayacak sana. Ben gidiyorum balım. Hiç gitmek istemediğim uzaklara, asla dönemeyeceğim diyarlara gidiyorum benim minik begonyam. Seni babana emanet ediyorum.
Sana öğretmem gereken, anlatmam gereken o kadar çok şey vardı ki… Ama ömrüm yetmedi balım. Bilmen gerekenleri sana baban öğretecek. Biz farklıyız benim güzel çiçeğim. Nasıl ve neden bilmiyorum ama farklıyız. Baban bizim gibi değil. Ama o da biliyor sana anlatması gerekenleri gözümün bebeği.
Dışarıda yağmur var. Hava soğuk ve puslu. Sense her şeyden habersiz, sıcacık yatağında yatıyorsun benim daimi bebeğim. Her zaman sıcak kalasın, hiç bir zaman üşümeyesin. Sen üşürsen yüreğim parçalanır balım.
Genç kızlığa adım attığım gün öğrenmiştim hakkımızdaki gerçeği. Annem beni büyük bir ciddiyetle karşısına almıştı ve şu sözleri söylemişti bana. “Sakın kötü şeyler dileme. Yoksa gerçek olurlar ve ömrünün sonuna kadar pişman olursun. Sadece ve sadece güzel şeyler dile. Senin güzel dileklerin gerçek olur ve dünyaya iyilik güzellik katar. Ama tersi olursa vay bu dünyanın haline. Ben babanın beni sevmesini ve ondan sarı saçlı,mavi gözlü, beyaz tenli bir kız çocuğum olmasını diledim. Ve ikisi de gerçek oldu. Ve daha pek çok şey diledim ama onları anlatmanın sırası değil şimdi. Zamanı gelince anlatırım.“ Anlattı da benim minik uğur böceğim. Ama ben sana daha fazlasını anlatamayacağım benim güzel evladım. Onları benden değil babandan duyacaksın. Ama sakın korkma. Çünkü ruhum her zaman seni koruyup kollayacak. Tıpkı annemin beni koruyup kolladığı gibi.
Artık gitme vaktim geldi gözümün nuru. Sakın ardımdan ağlama çünkü gidiyor olmam yok olduğum anlamına gelmiyor. Bir gün tekrar buluşacağız. Ne yazık ki baban ise o vakit aramızda olamayacak. Çünkü o bizden değil. Giderken sana küçük bir hediye bırakıyorum. Uyandığında salondaki akvaryuma bak. Japon balıklarının arasında göreceksin onu. Küçük mü küçük gri bir balina. İşte bu benim son dileğim oldu minik kar tanem. Senin için küçük gri bir balina. Asla büyümeyecek ve her zaman senin şu anki halin gibi minik kalacak. Sonuçta her dileğimiz
gerçekleşmiyor mu?
Seni seviyorum canımın içi, beni sakın unutma .
- Perisiz Ev - 1 Şubat 2024
- Kırmızı Parlak Nesne - 1 Şubat 2023
- Reklamları İzlediniz - 1 Aralık 2022
- Akvaryumda Balina Besleyebilir miyim Annecim? - 1 Ağustos 2019
- Elveda ve Bütün O Bambular İçin Teşekkürler - 15 Şubat 2017
Herkese merhaba. Umarım öykümü beğenirsiniz. Bu öykü alelacele yazılmış ve deneysel bir çalışmaydı. Lütfen eleştirirken bu hususları da göz önünde bulundurunuz. Hayırlı okumalar dilerim.
Merhaba,
Elinize sağlık
Ben de yazdığım öykülerde ya da yazılarda, hem çok eleştirilmek isterim hem de bunun yaralamadan yapılmasını dilerim. Sizin de yaptığınız açıklama bana bunu hatırlattı
Öykünüzü bir taslak olarak değerlendiriyorum ve eğer öykünüzü baştan ele alacaksanız, belki benim dikkatimi çeken aşağıdaki noktaları göz önüne almak istersiniz
Özet
Öykünüz, bir annenin kızına yazdığı bir son mektup. Ama içinde bazı karışıklıklar var.
Öncelikle, hemen hemen her cümlenin başına ya da sonuna koyduğunuz birbirini tekrar eden sevgi kelimeleri yerine belki bu sevgiyi betimlemenin farklı bir yolunu bulmak, metninizi daha zenginleştirebilir.
Annenin neden gittiği, neden ömrünün yeterli olmadığı, babanın neden ve nasıl farklı olduğu havada kalan kısımlar olmuş.
Her dileğin gerçekleştiği bir senaryoda, ben biraz daha renkli ve şaşırtıcı örnekler okumak isterdim. Ya da annenin, kızının isteğini yerine getirmek için yaptığı fedakarlığı - ki ben böyle algıladım, yani gri balinanın gelmesi için annenin yok olması-, daha vurgulayıcı okumak isterdim.
Oriana Fallaci’nin “Doğmamış Çocuğa Mektup” kitabını okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
Emeğinize sağlık
Sevgiler
Yorumunuz için teşekkür ederim. Evet, biraz dediğiniz gibi gelecek olası eleştirilerden kaçınmak istedim. Çünkü bu öyküyü aylardır süren "yazamama " durumundan kurtulmak için yazdım. Yani amacım sadece bir öykü yazmaktı. İyi ya da kötü farketmez. Umarım devamı daha güzel öykülerle gelir.