Öykü

Bir Delinin Benzetmeler Diyarı

Hayatım boyunca korkuluklardan kaçtım. Çünkü ben kaçtım mı beni yakalamayacağından emin olduğum şeylerden kaçarım. Koştum alnımda terler birikip omzum üzerine ilginç desenler oluşturmaya çalışırken ve artık nefesim her inip kalkışında yanan ciğerlerimden hırıltılı bir trenin sesi gibi çıkana kadar da durmadım. Güneşin batmaya yakın, dağların arkasından gökyüzüne yansıttığı kızılımsı ışınlarına denk, yanağımda oluşmuş allıklara yerde oluşmuş su birikintilerinden yaptığım el aynamda baktım, sahneye çıkmaya hazırlanan bir tiyatrocu edasıyla. Bir iki tane de en okkalısından yumruk yesem gözlerimin üzerine, bugünlük makyaj masrafımdan kurtulacağım diye düşündüm, ağzım iyice gerilmiş bir yay gibi yukarı doğru kıvrılırken yüzümün geniş ovasında.

Dünya, Mars ile kavga eden Güneşi ‘Bırak abi değmez, boş ver!’ der gibi aralarına girip ayırırken vücudum vidaları gevşemiş bir çamaşır makinesi misali titremeye başladı. Neden kaçtığımı hatırlıyorum, samandan yapılma, kafasında eski püskü bir şapka olan korkuluktan kaçıyordum orası cepte. Ama neden buradan uzaklaşmak istiyordum ve neden üzerimde tek bir giysi olmadan bu uçsuz bucaksız tarlada koşturuyordum işte onu bilmiyordum. İlkokula yeni başlamış bir çocuğa en kazık integral sorusunu sormuş düşüncelerim, belli ki pis pis sırıtırken hem soğuktan hem de korkudan titreyen beynim soruyu ağzında geveleyerek vakit kazanmak için elinden geleni yapıyordu kara tahtanın önünde. Sonunda cevap veremeyeceğini anlayıp titrek elini kaldırdı aklım ve ‘Hocam, tuvalete gidebilir miyim?’ dedi ve ayaklarım da ona destek çıkarcasına çalışmaya başladılar.

Mükemmel bir makinenin pistonları gibi çalışan ayaklarıma eşlik eden ve serin geceye ince bir sis bulutu bırakan ağzımdan ister istemez bir ‘Vuuup vuuuuppp!’ sesi çıkardım koşmaya devam ederken. Çamura batıp çıkan ayaklarım da ‘çaka çaka çaka çaka!’ diye eşlik etti melodiye fakat bu durum çok uzun sürmedi. Bir uçurumun kenarına gelmiştim ve kaçtığım korkuluk da epey uzakta kalmıştı. Omuz silktim ve aklımın ücra köşelerinden bana çığlıklar atan sesi duymazlıktan geldim. Ne yani bunca yolu kaçarak uzaklaştığım korkuluğa geri dönmek için mi gelmiştim. Peeh!! Hiç sanmıyorum. Saçlarım şaha kalkmış bir atın yelesi gibi rüzgarda savrulurken kendimi ve beraberimde taşıdığım yükleri uçurumun kenarından atıverdim. Havada süzüldüğüm o birkaç saniyede film şeritlerinin nasıl bir maddeden yapıldığını düşündüm ve ardından büyük bir gürültü ve rahatlama ile sivri dişlerle dolu ağzını bana açmış gibi bekleyen kayalıklara çarptım.

Bir Delinin Benzetmeler Diyarı” için 8 Yorum Var

  1. Merhabalar Malkavian. Hikaye bitince şaşırdım açıkçası. Az olmuş, öz olmuş; ama keşke başlığın da vaad ettiğinin aksine olay örgüsü de koysaymışsın. Karakter tam benlikti, sayfalarca zevkle okuyabilirdim.

    Belirtmeden geçemeyeceğim dilin olağanüstüydü. Özellikle ikinci paragrafı çok beğendim, birkaç kez de okudum. Forumdaki birkaç hikayeni okuduğumdan diline aşinayım sanıyordum; ancak bu ağdalı dil alıştığım Malkavian’dan farklıydı; vallahi ne yalan söyleyeyim iyi ki de farklıydı. Forumdaki dilin genel olarak forumda kullanılan dilden kat kat iyi olsa da, buradaki üslubun çok daha iyiydi.

    Olay bazlı hikayelerini nice seçkilerde okumak dileğiyle. Ellerine sağlık.

  2. Size de merhaba,

    Aslında bu yazı, kendimce yaptığım bir deneydi, tarzımın dışında birşeyler yazmak istedim. Bir yerden gelmeyen ve bir yerlere gitmeyen bir öykü olmasıydı plan. Ama karakteri benimsemeniz ve anlatım diline yaptığınız iltifatlar beni sevindirdi. İkinci paragraf aslında edebi dilde pek yazılmaması gereken betimlemeler içeriyor ve bu yüzden en tereddüt ettiğim kısım da orasıydı ve işin ilginci en çok orasını sevmiş olmanız ayrı bir mutluluk verdi bana.

    Yorumunuz için teşekkür ederim.

  3. Tarzının dışında, benzetme ve betimlemelere ağırlık verdiğin hoş bir deneme olmuş. Çok kısa olmasının dışında olumsuz bir yanını göremiyorum. Bazen değişiklik yapıp farklı şeyler denemek iyi geliyor insana. İşin garip tarafıysa benzer zamanlarda benzer bir çabaya girişmemiz 🙂 Kalemine sağlık…

    1. İhsan zaten seninle aynı zamanlarda aynı işlere girişmesek şaşacağım. Ayrı yumurta ikizi miyiz neyiz anlamadım gitti 🙂 Yorumun için teşekkür ederim ve senin de bu tip çalışmanı en kısa zamanda okumak isterim. (bitmediyse şöyle ağzıma bal sürmek adına mail ile de yollayabilirsin hani)

  4. Bu tam tadımlık bir yazı olmuş. Betimlemeler kaliteliydi. İlk paragrafın üçüncü cümlesi ilk okumamda biraz yorucu gelmişti. Sonra fark ettim ki genelin içinde hiç de göze batmıyor ve bahsedilen kişiye oldukça yakışıyor. Aşağıdaki cümle de çok hoşuma gitti. Kaleminize sağlık.

    “Neden kaçtığımı hatırlıyorum, samandan yapılma, kafasında eski püskü bir şapka olan korkuluktan kaçıyordum orası cepte.”

    1. Evet yorucu ve uzun betimlemelerin fazla olduğu bir yazı oldu haklısınız. Bütünün amacı o olduğundan ilk cümleleri okuyup ‘dur bir dakika ben ne okuyorum?’ demek gayet normal 🙂

      Yorumunuz için teşekkür ederim.

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *