Öykü

Gerçek Hayatlar Öldürür Hayalleri

“Buralarda bir yerde olması lazım, fakat çok karanlık. Nerde bu? Ahh!” Gözlerim kısıldı ve tenime yayılan anlık acıyla güçlü bir çığlık koparmaktan kendimi zor alıkoydum. “Altı üstü bir miras için girdiğim bu karanlık odada ne işim var benim. İhtiyar bunak, zaten hayatı boyunca garip olmaktan ve muzip davranmaktan geri durmamıştı. Bense onun aklına uydum, yine kandırıldım, eski ahşap bir evin köhne bodrum katında, ışıktan nasibini almamış karanlık bir girdaptan fazlası değil burası.

Çıkmalıyım, burada sandık falan yok, evet çıkmalıyım.” Aklımda kesinleştirdiğim ifademi uygulamaya döktüm. Karanlığa gözlerim alışmıştı ve bu da bir nebze olsun algımda seçicilik yaratıyordu. Karanlıkta el ve ayak yordamıyla merdivene ulaştım. Gıcırdayan merdivenleri korkuluğa sıkıca tutunarak çıktım. Çok geçmeden bodrum katından ayrılan muhteşem kapıyı buldum. Büyük bir hevesle kapı tokmağını kavradım ve çevirmek için hamle yaptım. Fakat boşa çıktı hamlem. Kapı ya sıkışmıştı ya da kilitliydi. İçimde ansızın biriken öfkeyle tekrar ve tekrar zorladım tokmağı. Ama nafileydi. Arkamı döndüm. Başka bir çıkış yolu olmalıydı veya kapıyı kıracak herhangi bir şey. Ama bu zifiri karanlıkta bir şey bulmak neredeyse imkânsızdı. Temkinli adımlarla tekrar aşağıya indim. Umut dilenircesine ellerimle bir şeyler aradım. Fakat bu kara delik tamamen boştu.

“AH!” Ayağım bir şeye takıldı ve yere kapaklandım. Yerden kalktım ve takıldığım şeyi yokladım. Bu oydu. Aradığım sandıktı. Bir an içimde alevlenen heves kursağımda kaldı. Çünkü burada kilitli kalmıştım. Yani dışarı çıkamıyorsam bu sandığı bulmamın ne anlamı vardı ki. Sandığı ellerimin arasına aldım. Kapağını açtım. Fakat kutudan fırlayan bir çığlıkla irkildim ve kapağı tekrar kapattım. Aklıma babamın söylediği deli saçması sözler geldi bir anda. “Çık çığlık bağır bağır, kahkahamdan gür olmaz sesin, yarım kalan nefesin fısıldasın ismimi, üstünüm ben senden, o kokuşmuş nefesinden, hayal değil rüya değil anlat bana köşesinden. Defin defin define, kikir kikir kikirde, anlatır gülene, emdiğin sırrım senin”

Şimdi neden gelmişti ki bunlar aklıma. Ama çok geçmedi ve istemsiz bir kahkahayla sandığı açtı ellerim. Kontrol bende değildi artık. İçimde bana hükmeden bir şey vardı. Hiç yapmadığım anılar şekillendi beynimde. Saçma sapan bir hayat geçti gözlerimin önünden ve çığlık sustu ben kıskıs gülerken. Kötü bir koku yayıldı sandıktan odaya. Hafızamda güçlü bir etki yarattı önce koku. Yavaş yavaş şekillendi beynimde bir şeyler. Flaşlar çakıyordu gözlerimde ve başka anlara taşıyordu bu beni.

Garip bir diyardan bu sandığı çalıyordum.

Bir ejderhayla savaşıyor ve bir uçurumdan atlayarak kurtuluyordum ondan.

Aşırı sahiplenmiştim sandığı ve bir ormanda inleme sesleri arasında sandığı sımsıkı tutarak korktuğum bir şeyden kaçıyordum.

Bir mağarada sırılsıklam oturmuş dışarıdaki yağmuru dinliyordum, hava serindi ve titriyordum.

Tekrar bir orman içinde koşuyordum. “Hazinemi getir, senden çaldığımı benden çalamazsın” diyordu bir ses. Koşmaya devam ettim.

Birden bir sisin içinde kayboldum. Bir kapı vardı, eski ahşap bir kapıydı. Kapıyı açtım ve karanlık bir yere indim. “Sesimi takip et oğlum. İçinden çıkacağım. Bu sandık bir harita, sana anlattıklarım masal değildi. Sihirli bir dünyanın kapıları ardını anlattım hep sana, ama sen fazla gerçekçiydin her zaman. Bu kez bana inan. Sandık bir geçit haritası, sana anlattığım değerli mihki taşları bu haritada. Masal sevmesen de kömürü elmasa çeviren mihki taşlarını severdin. Beli bükük bayır dağı ardında koklamalı yergin mevsimi oğlum. Yani doğmak üzere meyve ağaçları dibinde mihki taşları. Kader senin. İnanmadan giremezsin bu sandığa ve bedelsiz çıkamazsın aynı zamanda. Her şeye rağmen istersen mihki taşını ben içinden çıkınca silinirken hatıralarım hafızandan, inan bana ve üç kez söyle evril diyarının adını. Hatırlamak ve unutmak kaderse eğer çizmelisin kaderini, sandık ve bodrum kapısı açık senin için. Ebediyen hoşça kal oğlum.” Saniyeler içinde kendime geldim. Kıkırdamayı kestim. Zaten çığlıkta sona ermişti. Bodrum kapısı aralanmıştı ve sandık hala elimdeydi. Biran düşünsem de inanmayı “Masallar çocuklar içindir ve az önce yaşadıklarım deli saçması birkaç bilinçaltı eylemden fazlası değildi. İnanmak mı? Peh! Bu izbe bodrum katından çıkmak için can atıyorum” dedim ve sandığı elimden fırlatarak ayağa kalktım. “Aptallar inanmaz masala” diye fısıldadı sandık ve kapandı. Fakat bu sadece bir yanılsamaydı ve bilinçaltım bana oyun oynuyordu. Merdivenleri hızla çıktım. Aralık bodrum kapısını sonuna kadar açtım ve artık gerçek hayattaydım.

Gerçek Hayatlar Öldürür Hayalleri” için 3 Yorum Var

  1. Bu eser her şeyi çok ciddi alarak hayallerinden vazgeçen ve düşlerini gerçekleştirebilme cesaretini gösteremeyen insanlara hitaben yazılmıştır!

  2. Mesajı güzel bir öyküydü. Anlatımda bazı sıkıntılar, cümlelerde birkaç imla hatası olsa bile okuması güzeldi. Ancak böyle öykülerde daha detaylı bir anlatımı tercih etmeni öneririm, samimiyet şart, okur karakteri iyi tanımalı.

    Güzel bir öyküydü. Tebrikler.

  3. Eleştirileriniz için teşekkürler kesinlikle tavsiyelerinize uyacağım. Detaylar ve daha güçlü betimlemeler kullanacağım.

ömer karadeniz için Yorum Yap Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *