Öykü

Kahve Çekirdeklerini Getiren Gölge

Kapının altından üst üste konulmuÅŸ elbezleri çıktı. Biraz saÄŸa kaydı, sonrasında azıcık sola. Sonra birkaç tıkırtı geldi. Derince ama sessiz bir iç çekiÅŸten sonra bir anahtar bezlerin üstüne düştü. “L” ÅŸeklinde kesilmiÅŸ bir kâğıt bezlerin yanından çıktı ve sola doÄŸru kayarak bezlerin önünü kapladı. Bez ve ona bitiÅŸik kâğıt kapının altından dışarı doÄŸu kaymaya baÅŸladı. Anahtar ise bezlerin üstünde kapının altına takılıp beklemeye koyuldu. Anahtar bezin ucuna geldi. Birden kâğıdın üzerine düştü. Ufak bi’ tıkırtıdan dolayı biraz öyle bekledi. BaÅŸka bi’ ses yoktu. Kâğıt hareket etti ve anahtarla birlikte gözden kayboldu. O eski tip anahtar ÅŸimdi kapının dışındaydı.

Birkaç tıkırtı daha geldi. Anahtar kilidin diline geçti ve birlikte dönmeye baÅŸladılar. Birkaç saniye sonra kapı açıldı. İçeri giren siyah pantolonlu, siyah kazaklı, siyah bereli adam elindeki ince demir çubuÄŸu, bezleri ve kâğıt parçasını çantasına tıktı. İçeri girdi ve kapıyı arkasında yavaşça kapattı. Kenardan bi’ iskemle çekti. Eli çantasına gitti. Katlanmış bir kâğıt çıkardı. Ãœzerinde bir bayanın adı yazılıydı. Kâğıda baktı ve karşısında yatan kadına döndü. Kâğıdı yatağın yanındaki ufak sehpaya bıraktı. Siyah deri eldivenlerinden birin çıkardı. Eli kadının yüzüne gitti. Ansızın geri çekti. Nedenler ve sonuçlar… On dakika sonra kalktı. Sandalyeyi yerine bıraktı.

Kapıya gitti. Açmadan önce eldivenini eline geçirdi. Ağırca açtı kapıyı. Çantasından uzun bir parça ip çıkardı. İpin ucuna anahtarın deliğe giren kısmını dikkatlice bağladı. Diğer ucunu kilitten geçirdi. Anahtarı kapını altından geçirip diğer eline aldı. Şimdi hem ipin ucu hem de anahtar sol elindeydi. Dengeyi bozmadan kapıyı yavaşça kapamaya başladı. Bir kez daha kadına bakıp kapıyı usulca kapattı. Bir kilitlenme sesi geldi. İp biraz kıpırdadı. İpin metale sürtünürken çıkardığı sesi kimse duymadı. İp bir müddet boşta hareket etti. Biraz sonra ucundaki anahtar kapının altından çıkıp yukarıya, kilide doğru yükselmeye başladı. Birkaç denemeden sonra anahtar kilide geçti.

Bir falçata sesi geldi.

Bir fermuar sesi geldi.

Bir kapı sertçe kapandı.

Ve kadın irkilerek uyandı.

“Uyandığımda yanımdaydı. Sadece bir ÅŸiir yazıyordu. Pencereden dışarı baktım hemen ama kimse yoktu. Kâğıtta şöyle yazıyordu.”

“Geceleri

Rüyana

Kahve çekirdekleri

Getiren

Gölge

Benim.”

Pencereye tekrar baktım kapalıydı, kapıya koÅŸtum kilitliydi. Bundan önce yine olmuÅŸtu. Åžaka sanmıştım ama bu gerçek. Nereden nasıl giriyor anlamıyorum.”

Polis kadını dinliyordu, bir yandan da ifadeyi daktiloya geçiren polise çayın nerede kaldığını soruyordu. Kadın korkmuştu belli.

“Ä°lginç bir olay, hanımefendi… Bu dediÄŸinize daha önce hiç rastlamadık. Bu iÅŸin üzerine gideceÄŸiz. Yani hiçbir ÅŸey çalmamış mı? Tanıdığınız birilerini düşünün, hiçbiri olamaz mı? Ayrıca neden kahve çekirdekleri demiÅŸ?”

“Hayır, hiçbir ÅŸey çalmamış. Kahve kokusunu çok severim ben. Beni tanıyor olmalı ya da izliyor…”

Çaycı içeri girmek için izin istedi. Polis kafasını salladı. Çayları hanımefendinin ve polislerin önlerine bıraktı. O sırada kadın fısıldadı kendi kendine.

“Aslında kalbimi çaldı.”

Polisler duymadı. Hırsız ÅŸairden konuÅŸuyorlardı. Çaycı boÅŸları toplarken gülümsüyordu. Kadın ayaklarına doÄŸru düşünceli düşünceli bakıyordu. Çaycı bir baÅŸka kâğıdı kadının masanın üstünde duran çantasının bir gözüne bıraktı. BoÅŸ bardakları toplayıp çıktı. Kadın aÄŸlamaya baÅŸladı. Mendil almak için elini çantasına attı. Kâğıdı gördü ve aldı. Åžok içinde polislere baktı. Polisler “Çaycı!” diye bağırdı. Bütün karakol karıştı. Tüm polisler etraflarında çaycıyı arıyorlardı. Kadın fısıldadı:

“Onu bulun ne olur. Görmek istiyorum. Ä°stiyorum onu.”

Elindeki kâğıda baktı. Sadece “Şşş…” yazıyordu. KeÅŸmekeÅŸi izlemeye koyuldu. Arkasından bir adam elini tuttu. Çaycıydı ama üzerinde baÅŸka giysiler vardı. Ä°ÅŸaret parmağını dudaklarına götürüp: “Şşş…” dedi. Adam gülümsedi, kadın da… Polisler onlarla hiç ilgilenmediler. En güvenli yer tehlikenin tam ortasıdır bazen. En güvenli yer bir kalbin içinde olmaktır. Arka kapıdan sakince çıktılar.

Dışarıda bir taksi, az ileride onları bekliyordu. Taksiye bindiler. Åžoför koltuÄŸundaki adam kepini çıkarıp aynadan gülümsedi ve “HoÅŸ geldin kızım.” dedi. Kadın bir ÅŸey diyemedi. Elinden tutan adam “Alışacaksın…” dedi.

Sonrası ise meçhul… Hiç görünmediler. Bir müddet sonra olay da unutulmuÅŸtu. Sonuçta o bir hırsızdı. Nerede, ne zaman olmaması gerektiÄŸini biliyordur.

Erdem Tekin