Salonda minik bir telaş vardı. Gözlüklü adam ataletin bayrağını kapalı çok olmuştu. Sıska kadın koltuğun önünden gelip geçtikçe adamın okuduğu gazetenin kenarı, oluşan yelin etkisiyle kıvrılıyordu. Hareket etmeye üşendiği kıvrılan gazete kenarlarını düzeltmeye yeltenmemesinden belliydi. Dilinin yorulmasını pek önemsemiyor olacak ki konuşmak konusunda pek tutumlu değildi.
“Bakıyorum yine hazırlanmışsın. Yolcusun anlaşılan.”
Kadın çantasına eski elbiselerini sokuşturmaya çalışıyordu. “Evet.”
“Peki, nereye gidiyorsun?”
“Karanlığın katilini görmeye.”
Adam parmağıyla gözlüğünü birazcık aşağı indirip, başını kaldırarak kadına baktı. “Dolunay demek istedin herhalde.”
“Tam bir ataraksiya hali. Tembel, tepkisiz, üşengeç bir insansın ama sana da Cem diyorlar. Onlara da eğilip <İnsan demek istediniz herhalde> diyor musun?”
“Yeryüzündeki tek insan ben olsam emin ol insan demelerini isterdim. Bu oldukça kısa ve beni tanımlayan bir şey olurdu. Hatta tek insan ben olsam, kendime insan gibi uzun bir kelime yerine daha kısa bir hece bulurdum.”
Kadın, eski eşyalarının birazını çantasının dışına ayırdı ve fermuarı kapatmadan sırtına aldı. “Buna eminim.”
“Hem niye her dolunayda gidiyorsun ki? “
“Işığın bekçisi yolumu aydınlattığı sürece gideceğim.”
“Şimdi de ışığın bekçisi mi oldu?”
“Duyumsadığım her şekilde seslenebilirim ona. Bunu dert edecek cinsten bir kibre bulanmamış.”
Adam kinayeyi fark etse de sol göz kapağını düşürerek oldukça tutumlu bir tepki gösterdi. “Süreğen yalnızlığın bir dev anasına dönüşürken ruhunu bukağıya vurmak hoşuna mı gidiyor?”
“Tam aksine, ruhum hiç olmadığı kadar özgür oluyor.”
“Bir kurdun içinde mi?”
“Evet.” Kadının köşeli suratına geniş bir gülümseme yayıldı.
“Başka kim, böyle bir lanetten iliklerine kadar haz duyar ki?”
“Başka biri olsaydı sorardım.”
“O halde sana ne demeliyiz? Heybetli pençe olur mu?”
“Kurt Madam deyin. Hem ne de olsa dünyada tekim.”
- Edebiyat Tanrısı - 1 Mayıs 2020
- At, Boynuz, Kartal - 1 Temmuz 2019
- Gecikmiş Ölüler - 15 Şubat 2019
- Zaman Büyücüsü - 15 Ocak 2019
- Dönüşüm - 15 Temmuz 2017
Kurgu konusunda şunu söylemeliyim ki çok ağır bir lisana sahipsiniz. Başlangıç çok ağır ilerliyor. Devamında da sanatsal havayı yansıtmak için kelimelerinize kurşun sıkmaktan çekinmiyorsunuz. Diliniz sadeliğe karşı galiba. Günlük dilden uzak terimleri kullanmaktan kaçınılmamış, bu da metnin dilini ağırlaştırmış. Ayrıca kullandığınız terimlerin devamında açıklama niteliği taşıyan cümleler kurulmuş.
“Tam bir ataraksiya hali. Tembel, tepkisiz, üşengeç bir insansın ama sana da Cem diyorlar. Onlara da eğilip diyor musun?” örnek diyebilirim.
ataraksiya, atalet
Az da olsa gereksiz tekrarlar var. Konu ilginç fakat tam olarak insanı içine alamıyor. Bazı kelimeler güncel dilde kullanılırlığını yitirmiş fakat sizin dilinizde hala daha yaşıyor. Okurlar daha anlaşılır bir dil istiyor. Ayrıca olayı anlatış şekliniz, betimlemeleriniz güzel. Elinize sağlık.
Ataraksiya kelimesi anlam olarak ataletten bir tık daha farklı. Atalet tembelliğe anlam olarak daha yakınken, ataraksiya, meydana gelen her türlü olaya(sevinç, üzülme vs. hepsi) karşı bir tepkisizlik hali. Bu yüzden onu kullandım. Bukağı kelimesi zincirin daha ağırı ve prangalı hali. Daha büyük ve ağır bir şey olduğu için onu kullandım. Bunun dışında sanıyorum bilinmeyen kelime yoktur. 🙂
Aslında eski kelimeleri özellikle muhafaza etmeye çalışmıyorum. Fakat anlamdaşlarının tam olarak onun anlattığı şeyi karşılamadığını düşündüğüm kelimelerin kendisini kullanmayı tercih ediyorum. Bu, bahsettiğiniz üzere günümüz için ciddi bir handikap olabilir. Yazmak nasip olursa bir sonraki öykülerde buna dikkat etmeye çalışacağım.
Teşekkürler.
Kurtadam konulu bu ayki seçkide sanırım tek kurt kadın fikrini işleyen sizsiniz. Bu detay için ayrıca tebrik ederim. Kurt Madam fikri bence oldukça başarılı. Üstelik, çizdiğinzi karakter oldukça oyuncu birine benziyor. Bu açıdan dolunay çerçevesinde yaptığı ifadeleri ben başarılı buldum.
Hikayede tek bir cümle her şeyin kilit noktası: “Tam bir ataraksiya hali. Tembel, tepkisiz, üşengeç bir insansın ama sana da Cem diyorlar. Onlara da eğilip diyor musun?”.
Ne yapmak istediğini anladım. Bu açıdan güzel bir fikir. İlgili cümlede, İnsan-Cem bağlamında kurulan köprü daha sonra Kurt Madam’a kadar uzandığından bir kez daha üzerinde düşünülmeyi hak ediyor. Tembel-Tepkisiz-Üşengeç- olmak insanların genel karakteristik bir özelliği olsaydı, o zaman Cem-İnsan ilişkisi tam otururdu. Ancak burada genelden (insan olmak) özele (Cem kişisi olmak) indirgenmiş durumun, ilk haline (İnsan olmak haline dönüş) yapılan atıf üzerinde biraz düzeltme yapmak istersin belki.
“Tek heceli isim”, gizli olarak okuyucuya, Cem’in ne kadar tembel olduğunun altını çiziyor. Güzel bir nokta. Ancak bu halde adamın ismini tek heceli olmayan başka bir isimle değiştirseydin daha vurgulu olurdu. Yani kahramanın adı Onur ya da Şahin olsaydı, Tek hece vurgusu kuvvetlenirdi.
Elinize ve düş gücünüze sağlık
Mutlu Yıllar
Sevgiler
Dipsiz
Nüansı yakalamışsınız. 🙂 Eleştiri için teşekkürler. Geç oldu ama iyi yıllar. 🙂
Kısa ve oldukça ‘öz’ bir hikaye olmuş… 🙂
Karakterlerin ve hikayenin birazcık daha detaya ihtiyacı varmış gibi geldi bana fakat böyle anlatmak istemiş de olabilirsin.
Ayrıca ‘çok ağır bir lisana’ sahip olduğunuzu düşünmüyorum. Sürekli okuyan insanlar için gayet anlaşılabilir kelimeler.
Öyküyü gönderim tarihinin son gününde çok kısa bir süre yazdığım için öz yazmaya çalıştım. Dediğiniz gibi çok daha fazla detaylandırılabilir ve buna ihtiyacı varmış gibi duruyor. Teşekkürler.