Öykü

Düz Dünya Yuvarlak Cehennem

Derin bir nefes alarak heyecanını azaltmak istedi. Ancak bulunduğu mekikteki yapay hava bunu engelledi. Uzayda hayat her anlamıyla yok gibiydi. Derin bir nefes bile çekilmiyordu. Dünyada derin nefes kimi zaman bir doğumu kotarır. Kimi zaman ölümden önceki son tutunuş olur, kimi zaman ise bir aşkın başlangıcını tescil eder. İçinde bulunulan durum ve duygu seli nefese sanki bir karakter verir. Ama uzay mekiğinde ne durumda olursan ol neyi düşünürsen düşün plastik kokulu steril bir oksijenden başka nefesin anlamı yoktur. Sanki her şey bir matematik denkleminin değişkenlerinden ibarettir.

Çocukluğunu düşündü. Kendini bildiğinden beri herkesin dalga geçtiği, arkasından güldüğü, hor gördüğü babasını. Yüzüne dikkatlice eğilip hayatını adadığı o gerçeği söylediği ilk an hiçbir şey anlamamıştı. Ama hayranlıkla seyrettiği bu adamın çok önemli bir şey söylediğini hissetmişti. Babası hayatını dünyanın düz olduğu gerçeğini herkese anlatmaya ve insanları ikna etmeye adamıştı. Tüm mal varlığını bu işe harcamıştı. Diğer şehir ve ülkelerde aynı gerçeği savunanlarla görüşüp, çalışmış çabalamıştı. Zamanla tüm sosyal hayattan dışlandı. Karısı onu terk etti. Bir bebek ve evrenin gerçeği ile tek başına kaldı.

Babasının hayatı boyunca yaşadığı zorlukları düşünerek bir kez daha insanlara karşı nefret hissetti. En çok da hiç görmediği annesi yüzünden kadınlardan nefret ederdi. Hayatı boyunca sadece babasının verdiği büyük görev için dikkat çekmemek adına kadınlarla bir ilişki kurmuştu. Görevi aklına gelince sakinleşti. Yeniden odaklandı. İşte son hazırlıklar tamamlanıyordu. Biraz sonra babasının ömrünü adadığı her şey bir anlam kazanacaktı.

Dünyanın düz olduğunu savunan adam, bu gerçeği herkese göstermek için hayatını harcayınca elinde kalan en son şeyi seferber etmişti. Küçük yaşlarından itibaren bir yandan dünyanın düz olduğunu tüm kanıtlarıyla çocuğuna öğretti. Bu kadar büyük bir yalanın insanlığı esir almasının artık bir son bulması gerektiğini, kendilerinin bu gerçekle tanışan seçilmiş insanlar olduğunu, bunun için her şeyin yapılmasının lazım geldiğini çocuğunun zihnine işledi. Diğer yandan hayatını harcadığı ancak elde edemediği kanıtların bulunabilmesi için onu yavaş yavaş hazırlamıştı. Oğlu astronot olup uzaya çıkacak ve dünyanın düz olduğuna dair kanıtlar getirecekti.

Biraz sonra uzaya doğru yolculuğuna başlayacak olan astronot, ilk eğitimlerini düşündü. Kendisine her zaman şefkatle yaklaşan babası sporda bir anda bambaşka bir insana dönüşmüş ve acımasızca programı arttırmıştı. Çocukluğu ve gençliği boyunca astronot olması için gerekli her şeyi yapmıştı. Bir yandan kabul edilmek için özgeçmişinde bulunması gereken ücretli ücretsiz tüm uzay programlarına katılıp eğitimini buna göre alırken diğer yandan dünyanın düz olduğu gerçeğine o da babası gibi iyice inanmıştı. Artık yetişkin bir adamdı. Ve bu gerçek sadece 3 yıl evvel ölen babasının ruhunu rahat ettirmek için peşine düşülmesi gereken bir aile mirası değildi. Kendisi için de insanlığı değiştirecek en önemli işti.

Son kontroller yapıldı. Defalarca üstünden geçilen prosedürler tekrarlandı. Geri sayım başladı. Astronot tek amaç için şekillendirilmiş hayatında ilk kez heyecanla karışık bir huzur hissetti. En sonunda tüm gerçekler açığa çıkacaktı. Ve kanıtları toplaması için gerekli olan tüm araçları programı yürüten ekibe kabul ettirmişti. Mekik ile yükseldiği anda dünyanın düz olduğunu kanıtlayacak fotoğrafları ve kayıtları oluşturacak, daha sonra bunu mekiğin dünyaya dönüşünde en az zarar görecek yerine saklayacaktı. Hayatını adadığı görevi son bulacak, nefret ettiği insanlık gerçeği getiren adamın çevresinde çıldıracaktı.

Uzay mekiğini taşıyan roket ateşlendi. İşte ilk aşamaları geçmişi bile. Eğitimlerinin ve hayatta kalma içgüdülerinin dışında kendini adadığı gerçeğe doğru son düzlüğe girmiş olması tüm işleri doğru düzgün yürütmesini sağlamıştı. Tüm hayatını bu noktaya gelmek için kurgulamış bir adam için bu hiç zor değildi. 28 senedir sadece bu an için hazırlanmış, anormal bir durum olmadığını göstermek adına sahte ilişkiler kurmuş, taparcasına sevdiği babasını insanlarla birlikte o da aşağılamış, çalışmış, son 16 astronot arasına kalmıştı. Bu programa seçilebilmek için kendisine rakip olabilecek herkesi dehşet verici bir profesyonellikle liste dışı bırakmış en sonunda tek kişilik ve kısa süreli planlanan görev için uygun bulunmuştu. Şu ana dek her şey yolunda gidiyordu. Genelde birden fazla kişiyle çıkılan görevlerin ilk kez tek kişiye indirilmesi bile dünyanın aslında düz olduğunu gösteriyordu. Hedefine giden yolda kendisine yardım eden talih, hedefinin doğru olduğunu kaçınılmaz bir şekilde işaret ediyordu.

En sonunda dünyayı görebileceği bir uzaklığa geldi. O ana dek profesyonelliği elinden bırakmamıştı. Ancak şimdi damarlarındaki kan sanki bütün vücuduna hücum ediyordu. Kalp atışları hızlandı. Bayılmaktan veya bir sağlık sorunu yaşamaktan korktu. Hayatı pek umurunda değildi. Ama kanıtları toplayana dek sağlıklı bir şekilde dünyaya dönmesi gerekiyordu. Henüz bulunduğu yerden bağlarını çözecek ve mekiğin içinden dönüp dünyaya bakacak noktaya gelmemişti.

Mekik yörüngeye yerleşti. Tüm kontrolleri yaparak bağlarını çözdü. İşte gözlem penceresi oradaydı. Bir anda donakaldı. “O” an gelip çatmıştı. Fakat bir türlü hareket edemiyordu. Beyni aktif bir ceset gibi kalakalmıştı. Zihnini toparlayarak vücuduna söz geçirmeye çalıştı. Bir yandan da telsizde gittikçe duymamaya başladığı cevapsız çağrılar yineleniyordu. Bulunduğu ortamın etkisiyle mi yoksa büyük ana geldiği için mi bilinmez bir şekilde hislerini ve çevresiyle bağlantısını yavaş yavaş kaybediyordu. Derken, ilk adımı attı.

Gözlem penceresine yaklaştıkça geçmişinden, bedeninden, bulunduğu ortamdan gittikçe kopuyordu. Ve sonunda dünyayı gördü.

Uyandığında sanki hiç bayılmamış gibiydi. Hareketleri otomatik olarak belirlenmiş bir robot gibi kalktı. Pencereden son bir kez daha baktı. Hiç durmadan yavaş yavaş mekik kapılarını kontrol eden ve acil durumlar için yerleştirilmiş manuel manivelalara doğru yöneldi. Sıkıca kavradığı anda sanki manivelalardan bir bilgi aktarılmış gibi yalan üzerine kurulmuş tüm hayatı gözünün önüne geldi. Aniden canlandı. Tekrar pencereye koştu. Acaba göz yanılsaması olabilir miydi? Uzayda bulunduğu konumla veya içinde bulunduğu koşullarla ilgili olarak yanlış mı görüyordu?

Bir an sonra kendini derin bir tevekküle bıraktı. Zaten tüm hayatı boyunca bir kez kandırılmıştı. İkinci bir yalanla avunmanın anlamsızlığını fark etti. Öyle olsa bile ne yapacaktı ki? Mekiğin yörüngesini değiştirme şansı yoktu. Dünyaya kanıtsız bir şekilde sağ salim dönse dahi tekrar yakalamasının imkânsız olduğu bir fırsatı kaybedecekti.

Manivelalara yöneldi ve kapakları açtı. O, boşluğa doğru karışırken dünya sebebi bilinmeyen bir sebeple parçalanan uzay mekiğinde kahramanca can veren astronotu anacak, adını birkaç adet laboratuvar ve araştırma tesisine verecekti.

Önder Baran Tunç

Öne Çıkan Yorumlar

  1. Avatar for Tuna Tuna says:

    Gerçekten harika bir hikaye, yazarın kalemine sağlık kurgu o kadar iyi ve özgün ki üstüne 3 sezonluk dizi bile çekilebilir.

  2. Çok samimiydi öykü. Okurken merak uyandı bende, acaba ne olacak diye. Ve karakter adına üzüldüm gerçekten. Ruh hali çok iyi yansıtılmış, beğendim.

Söyleyeceklerin mi var? Kayıp Rıhtım Forum'da yorum yap.

Yorum Yapanlar

Avatar for OykuSeckisi Avatar for Tuna Avatar for maviadige

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *