Sayı #169: “Telekinezi Öyküleri”
İnsanı en çok tedirgin eden düşüncelerden biri, zihninin gerçekten nerede son bulduğudur; telekinezi ise bu merakın en kışkırtıcı, en cezbedici…
#169: TELEKİNEZİ
İnsanı en çok tedirgin eden düşüncelerden biri, zihninin gerçekten nerede son bulduğudur; telekinezi ise bu merakın en kışkırtıcı, en cezbedici…
Alelade bir gündü. İnternet iyi çekmediği için tabletten bir şeyler izlemekten keyif alamıyordum ve yaz başından beri öyle çok kitap…
Şehrin merkezinde, hiçbir haritada görünmeyen bir bina vardı. Dışarıdan sıradan bir ofis katı, içeriden ise tanımsız bir laboratuvar gibi. Kapılarda…
Her şey buzdandı. Toprak ölüm sessizliğine bürünmüştü. Ne bir toz zerresi havada uçuyordu ne de bir yaprak kımıldıyordu. İnsandan eser…
Bleda, derin düşüncelere dalarak yürümeye koyuldu. Kristal Otağ’ın görkemli kubbeleri ardında kalmış, bahçenin ışıldayan yollarında adımlarını ağır ağır sürükler olmuştu….
Işık kaynağı yoktu. Yine de odanın her detayına hâkimdi. Penceresiz soğuk fayanslar, tavanda kalp şeklindeki pas lekesi, nem kokusuna karışmış…
‘Her şeyimle yorgun hissediyorum kendimi’, diyerek karton bardağındaki kahveden bir yudum daha aldı. Yorgun ve yıpranmış yüzüyle benzin istasyonuna bakmaya…
Fuarın son günleri yaklaşmıştı. Yazın cıvıl cıvıl olan buralar havaların serinlemeye başlamasıyla tenhalaşıyordu. Fuar kapanalı on beş gün olmuştu ama…
1. Bölüm: “Sessiz Sabah” Reykjavik’in sabahı sessizdi. Kar taneleri, lavın üzerine düşüp hemen buharlaşıyor; şehir hem yanıyor hem donuyordu. Güneş…
Sobanın üstünde duran çaydanlık hafifçe tıngırdıyor, tenceredeki su ise akşama bir yemeğe dönüşeceğini bilir gibi coşkuyla fokurduyordu. Beton zeminimizin üzerinde…
Merkezdeki zamanının çoğunu meditasyon yaparak geçirmişti. Gözlemciler onun bu sayede sakinleştiğini ve beyin dalgalarını yavaşlattığını düşünürken o bu süreci gücünü…
Derler ki bir vakit bir taş görüldü ormanda… Göklerden mi düştü, yerden mi bitti bilemediler. Sadece korktular; kovuklarına, inlerine çekildiler…
Hazırlıklar tamam, Etlerin üzerine garnitürler, Domatesler ince kesilmiş, Bir tutam roka Ve limon sıkıyorum. Zaman daralıyor, Yağmur usul usul yağıyor….
“İnsanı; diğer canlılardan daha güçsüz, aptal varlığı geçmiş çağlarda ne yok olmaktan kurtardı? İnsanı ne insan yaptı? Doğada ve yüz…