Arafta bir eserdi o…
(00.00) – İncecik bir kız çocuğu sesi yankılanır (00.03)… Aldım verdim ben seni yendim… (00.06)
Küçük adımların acemi sesleri katı tonda bir erkek gümbürtüsüyle duraksar.
Alamazsın veremezsin sen beni yenemezsin… (00.13)
(00.13) Oyuncak bacaklarıyla adama doğru hevesle attığı adımlarınneşesi ayağına aldığı darbeyle acılaşır. (00.18)
(Eş zamanlı geçiş)
(00.18) Kız dehşetle haykırır.
-Bunu neden yaptın? Sadece bir oyundu.Buküçük ayaklarımla sana nasıl zarar verebilirim ki? Der, kayar boşluğa…(00.26)
Kat 35 – ilk Kesi – EpidermisSızısı
Süper Ego Kanatır
(00.26) Ağzından burnundan şiddetle dolan havanın yoğunluğu nefesini keser. (00.29 )Şaşkınlıkla bakakaldığı pencereden yansıyanlar girdap etkisi yaratır gözlerinde. (00.33) Mucizemi hayal mi yoksa rüya mı bilemeden gördükleri karşısında donakalır.Tanıdık beklenmedik bir kalabalıkla yüzleşir camın ardında aniden.. (00.40)
(00.41) Uyduruk duygularını şatafatlı gülümsemelerle kamufle eden kalabalığın toplu dansı artan bir tempoyla yarışırcasına hızlanır. (00.48) Tuttukları ellerin etkisiyle terleyen avuçlarının yakıcı ısısına rağmen ortak çıkarları uğruna bırakamazlar birbirlerini.Daraltıp çemberi daha da kenetlenirler. (00.56)
(00.56) kendi koydukları kuralların boyunduruğu altında yaptıkları dans(00.58) dinledikçe kulakları sağırlaştıracak kadar tekdüze bir ritme dönüşür. (01.02) Yeri tekmelercesine vurdukları ayaklarının gürültüsü müziği bastırır. (1.06) Her biri tepinircesine diğerini susturabilmek için topuklarıyla vurur zemine. (1.08) Dansları estetik illüzyonuyla savaşı çılgınca kutsar. (1.12)
(Forte) (01.12) Ayaklarını silaha dönüştüren kalabalık birbirleriyle göz göze gelmemeye özen göstererek step dansı kıvraklığıyla yaparlar alçak saldırılarını. (1.18) Kaza süsü verdikleri darbelerini taarruza geçtiklerini hissettirmeden yedirirler. (1.22) Tabanlarının yere mahkumiyetini anlayan diğerinin baştan çıkaran idolü olur. (1.26)
(1.26) Ayinin yarattığı ihtişamı sallanan bedenlerinde dirilten topluluk karanlık perdelerle örterler hırs dolu hain bakışlarını. (1.33) Uğruna yaraladıkları canları ganimet saymayı öğrenen kalabalık arkasına saklandıkları kimlikleriyle alırlar savunma adına gardlarını. (1.40)
(1.41) Yenilmez olmanın dayanılmaz cazibesine kapılanlar (1.44) iktidar yangınlarıyla tutuşup kudurmanın istencinde açlıkla arsızlaşır. (1.48) (Zirvede parlayan tahtın göz alıcılığı tüm merhameti kör eder. Vicdan körelir. Vahşet sahnelerini aratmayacak duyarsızlıkta ilkel bir itiş kakışa bırakır dans yerini. (1.56) Paylaşılamayan ne sevgilidir ne ekmek ne de CAN. (1.58) (forte)
(1.59) Daha önemli olduğunu düşündükleri unvanlar uğruna tekmelerler umarsızca birbirlerini. (2.04) BAKIN! diyen bir erkek sesiyle ağızlarından salyalar akan tüm başların ihtirastan kızışıp kan çanağına dönen bakışları kızın gözlerine mıhlanır(2.11). Çırılçıplak bırakırcasına soyarlar kızın masumiyetini.Utanç içinde bırakmanın bedenini kanatmaktan daha çok yaralayacağını bilmenin başarısıyla onurlanır kutlarlar zaferlerini(2.21)
“Çok yaşa sen aziztiran” diye kükrer zalim çığlıklar. Zulüm bayrağını devredeceği daha kanlı bir el bulacağından emin tavırlarla dörtdönerhalka içindeki halkı arasında kral. (2.29)
(2.29)Perişan hallerine aldırmaksızın zayıf kurbanlarını devirmenin karşı konulmaz zevkiyle kamçılanan düşman egoları birbirlerine duydukları nefreti gölgeler. (2.37) Ruhun mahrumiyetini nefeslerinin kasırgasıyla mahcup etmenin kıvancıyla onanırlar. (2.43)
(Düşüyor)Yaşadığı hayal kırıklığının yanında nefretin soluğuyla yüzüne patlayan cam kırıklarının derisinde açtığı yaralar hafif kalır.Şiddetle terk etmek zorunda bırakıldığı anın gömüt anılarıyla dağlanır benliği.Hırsın hırsız ellerinde kirlenir çocuksu neşesi. (2.55)
Kat – 8 Bilinç Düalizmi – Ego Hırpalar
Dermis Ağrısı
(2.56) Yumuşacık bir dokunuşla büzüşür sokulur güvenli bildiği kollara(2.59)Artan yıllarla kıymeti bilinen beklentisiz duyguların kaynağında huzurla sarmalanır.Saçlarını okşayan her bir parmak paha biçilmez yüce bir sevginin virtüözüdür. (3.09) Nasıl okşadığı kadar neden okşadığının sırrı derin anlamlarda mühürlüdür.Gözyaşlarını aynı berraklıkla yansıtıp gülücüklere dönüştürme çabalarıyla yıpranan bir kucakta onarılmanın tesellisiyle gizlenir meraklı bakışlardan.Yumduğu gözleriyle sihir bilmecesine vakıf olamamanın acizliğiyle saflığın egemenliğinde ne kadar savunmasız olduğunu anlayıp bocalar. (3.29)
(3.30) Küçük bedenlerinde yeşeren kötülük tohumlarının kötürüm filizleriyle asılırlar saçlarına.Benzemek için uğraştıkları büyüklerinin büyüklük böbürlenmeleriyle yüreklerinde açan çiçekleri zehirli sarmaşıklar gibi çepeçevre kuşattıkları kıza övünçle sunarlar. (3.42)
(3.42 – 3.43) El ele tutuşup oluşturdukları çember içinde döndükçe güçlenip devleşir gizil tasarılarla oyunları. Bastıkları yerin dostluğun kabri olduğunu göz ardı edip zalim zırhları kuşanırlar çocukluğun cehaletine sığınan canavarlar. (3.53) Zarar verdikçe şahlanır ruhlarının dizginlenemez merakı.Daha da acısın canı ki unutamasın isterler yaşamın başındaki sancıyı. (4.00)Öyle yaralanır ki körpe sevinçleri tutunmak için uzandığı ellere artık dokunamaz.Bir bir kırılır inançla uzandığı ince dallar.Günün birinde büyüyen budakların kocaman bir ormana dönüşecek filizleriyle güneşini yutup gövdeleriyle onu boğacağını anlar. (4.13) Uçurumun kenarında uzanan bedenini serbest bırakıp mücadeleden vazgeçer.Kapattığı gözlerinde yüzüne yağanların mutluluk yapraklarından akan çiğ damlaları olduğu sanrısı belirir. (4.23)
(4.23) Ruhunun zamanla pişmesi beklenen lezzetleri kinle harmanlanır. Heves yolları ızdıraba açılan geçitlerle daralır. (4.30)
(4.31) (Düşer)
Hipodermis Sancısı
Kovalamadığı hedeflerin pişmanlığı fısıldarken, kaçamadığı keşkelerin laneti haykırır. (4.36) Kuşkularla düğümlenir elleri. En güvenilir elin öteki eli olduğunun ispatıyla büyür sorgulayan kederi. (4.43)
Hiç yürüyemediği labirentlerden büyüyemeden ayrılır.Ödünç alınanların telafisi sunulmadan ciddiye alınan gerçek bir bedenin sorumluluğunu kadınlıkla kuşanır. (4.51) Tutkuyla sığınır görünmez olma ümidiyle hayallerine. 4.56
Kat 0 – REM
Bilinçaltı İşkencesi
(4.56)-Tenine dokunan elin meçhul amaçlarını kuşkularla gölgelemeden muhtaç yüreğinin davetine kapılıverir mahcupça. (5.02) Sahte temasların tesirinden hiç yara almayacak olmanın güveniyle eşlik eder muhteşem Phantasos’a. Kudretin damarlarını yıkıp kanını zehirlediğini sezdikçe ihtirasla coşar. (5.12) Gövdesini yabancı hislerin medcezirlerine salar. Diplerdeki gönüllü esaretin göklerdeki zorunlu hürriyetten değerli olduğu inancıyla istilaya uğrar tabula rasa. Sarsıldıkça tutuşur tutuk duygular. (5.24)
Başını gömdüğü gövdeden sevgi ummanın ahmaklığıyla gurur ve pişmanlık kesikleriyle peş peşe yaralanır. (5 31) Gecenin karanlığında başını döndürenin dans olduğu yanılgısı duygularının çalkantısıyla uyanışının sabahında aydınlanır. (5.37) Güçlü kolların bir boa yılanı kadar tehlikeli sokuluşundan onarılmaz şiddette bir hüzün miras kalır.Kıvranır hiç patlamayacak bir volkanın kızgın hararetiyle. (5.44)
(5.44)Dayanılmaz cazibesine kapılıp baştan çıktığı Phantasos’la yaptığı dansın bedelini ruhunu rüyalara tutsak ederek ödemeye mahkum olur. (5.50) Şuursuzluk diyarında başıboş bir varlık olmak kaderine yazılır.Kurum tutan kuyusunda naftalin kokan soluğuyla haykırır: “Ne istedin benden?Yüreğimden,hislerimden aldığın bu acımasız öç neden?”
(6.01)-Yangın yerine döner katılan benliği.Bu kez kendi isteğiyle salar diplere ölü bedenini.Bir bitkinin kökü gibi hapsolmaktansa çiçeklenmek nedir bilmeden koyu derinliklerde, küllere dönüşüp uçuşmayı düşler boncuk göklerde… (6.08)
6.09.-Ağırdır yaşamak için ödenecek bedel.Yaşamın pahasıdır ölmek.Geçmişi gömmek ve vazgeçmeyi bilmek. Varlığı acıları kabullenişle tüketmeye göz yummaktansa, diriltmek gerek sil baştan var olmaya…
(6.19) Güzeldir güzelleşmeye çabalamak
Ölümü bile göze alarak.
… Macabre ile bütünleşince özgürleşen.
(Camille Saint – Saens – DanceMacabre)
- Matruşka - 1 Kasım 2021
- Aşko Bocico - 1 Şubat 2021
- İki Harf Fazla - 1 Kasım 2020
- Macabre - 1 Ağustos 2020
Merhaba
Şu ana kadar okuduğum en ilginç ve yorumlaması en zor öyküydü Macabre. İlk başlarda bir senaryo okuyor gibiydim ama sonrasında senaryodan da başka bir şeye dönüştü öykünüz. Daha fazla bir şey diyemeyeceğim ne yazık ki. Bilmeden haksız bir şeyler söylemek istemiyorum yani.
Kaleminize sağlık.
Seçkide çok dolaşan bir insan değilim ancak öykünüzü çok başarılı bulduğum için bir yorum yapmak istedim. Öykünüzü birden fazla kez okudum ve müziğin hızına yetişmeye çalışırken satırlar heyecanla kayıp gitti. Diliniz sade ama son derece derinlikli bir öykü bu. Deneysel üslubunuz özellikle çok hoşuma gitti, bir de bu şairane anlatımınızla birleşince okuyucunun dimağını tazeleyen bir şölen oluşturmuş. Müziği anlatımınızla saniye saniye canlandırmışsınız. Danse Macabre’yi dinlerken öykünüzle arasındaki uyumu yakalamaya çalışmak çok keyifliydi. Hem bir okuyucu hem de zaman zaman yazan bir insan olarak okurken çok zevk aldım. Tebrik ediyorum.