Öykü

Thor’un Gelinliği ve Kucakta Taşınan Kadınlar

Gök gürültüsü tanrısı, perşembe gününün sahibi, insanlığın koruyucusu, Odin oğlu Thor yatağında uyurken; parmak ucunda yürüyen bir dev, tanrılar diyarı Asgard’a sızmış ve Thor’un yanı başından sevgili çekici Mjölnir’i alarak sessizce oradan uzaklaşmış. Tabii bir devin yapabileceği kadar sessizce.

Edda I.

“Thor uyurken horul horul bir tanrı gibi,

Yaklaşıyordu yanına düşmanın biri.

Parmak ucunda gelen Jotunheim devi

Aldı götürdü sessizce çekiç Mjölnir’i.”

 

Uykusundan uyanan yağız tanrımız Thor esneyip göbeğini kaşıdıktan sonra zırhını ve sihirli kemerini kuşanıp yanı başında duran çekicini almak için uzandı. Ancak beklemediği bir durumla karşı karşıya kaldı.

Edda II.

“Odin oğlu uzunca esneyip uyandı,

Uyku mahmuru eli boşluğu kavradı.

Çekicin gittiğini biraz geç anladı.

Kükredi “Loki” diye, yıldırım salladı.”

 

“Loki! Mjölnir’e ne yaptın? Sinek olup demirci cüceleri sürekli rahatsız ettiğin için sapı kısa kaldı zaten. Yine neyin peşindesin üçkağıtçı.” diye gürledi.

“Bunlar birtakım rivayetler. Sinek olmak gibi garip numaralarım yok. Cüceler eline göre yapmışlar işte sapını. Biliyorum ben söyleyince hayli ironik oluyor; ancak bu sefer gerçekten masumum.”

“Neyse ne. Mjölnir kayıp, bulmama yardım edecek misin?”

“Bu ciddi bir mesele Thor. Asgard’ın devlerle savaşta en önemli kozu olan yegâne silahını kaybetmişsin. Yanından da ayırmazsın halbuki. Ayırsan zaten ben alacağım. Saklamak için yani, devler almasın diye.”

“Bırak oyun oynamayı, bana bir akıl ver Loki.”

“Mjölnir’in kaybolmasıyla ilgili birkaç teorim var. Konuyu sağda solda bir soruşturayım. Sen beni bekle, kimseye karışma.”

* * *

Thor’un çekicinin başına gelenleri araştırmak üzere ayrılan Loki soluğu Freyja’nın evinde aldı. Kısaca durumu anlatıp ondan tüylü sihirli pelerinini istedi. Güzeller güzeli Freyja:

“Tabii ki alabilirsin Loki, böyle zamanlarda biz tanrılar birbirimize destek olmalıyız.” diyerek uzattı pelerini.

“Kesinlikle.” dedi Loki suratında hınzır bir gülümsemeyle ve pelerini sırtına geçirdi. Pelerinin büyüsüyle şahine dönüştü. Kanatlarını açıp göğe yükseldi. Tanrılar, elfler, cüceler, insanlar ve devler diyarını dolaşıp Mjölnir’den işaretler aramaya koyuldu. Çekicin izini Jotunheim’da buldu.

Şüpheli görünen bir devin yanına yaklaşarak: “Bir çekiç kaybettik, bu konuda bir şey biliyor olabilir misin?” dedi.

“Evet.” dedi ve bir kahkaha patlatarak devam etti Thrym.

“Çekici yerin yedi kat altına gömdüm. Bilmiş olun; Freyja benim kadınım olana kadar da size vermem.”

Edda III.

“O uyurken Thor’u nasıl da alt ettim

Çekici alıp yer altına hapsettim

Olursa eğer Freyja benim gelinim

Evlenince Mjölnir’i size veririm.”

 

“Anlıyorum.” dedi Loki. En azından artık çekicin yerini biliyordu. “Thor hiç memnun olmayacak” diye iç geçirip, Asgard’ın yolunu tuttu.

Uzun bir süre kanat çırpmanın yorgunluğuyla Asgard’a varan Loki’yi Thor heyecanla karşıladı.

“Mjölnir’den haber var mı?” dedi hemen.

“Çekicin yerini buldum; ancak geri almamız hayli zor olacak. Mesele biraz hassas.” dedi Loki.

“Nasıl yani yerini biliyorsan gidip alalım işte.” dedi Thor.

“Jotunheim’ın krallarından Thrym çekici yerin yedi kat altına gömmüş. Freyja onun gelini olana kadar da geri vermeyecekmiş.”

“O zaman gidip Freyja’dan yardım isteyelim. Böyle zamanlarda biz tanrılar birbirimize destek olmalıyız. Ricamızı geri çevirmez o.” dedi Thor.

* * *

Freyja’nın evine geldiklerinde iki tanrının da üzerinde garip bir gerginlik hakimdi. Buraya kadar gelmişlerdi ama tanrıçaya ne diyeceklerdi.

Freyja tüm ihtişam ve güzelliğiyle girişte onları karşıladı. Bahçede çiçeklerini suluyor; bir yandan da meraklı gözlerle onları süzüyordu. Thor söze başladı.

“Freyja, gelinliğini ve duvağını hazırla”

“Genç bir tanrıçaya böyle söylersen sözlerin biraz yanlış anlaşılabilir. Thrym çekicimi yerin yedi kat altına gömmüş diyerek söze başlaman daha doğru olurdu sanki.” dedi Loki

“Thrym ile evlenirsen bana çekicimi geri verecekmiş. Mjölnir’i aldıktan sonra seni devlerin yurdundan kurtaracağım. Hazırlan da yola koyulalım Freyja. Senin hiçbir kaybın olmayacak.”

Freyja’nın kaşları çatıldı, burun delikleri genişledi. Tanrıçalık gururu incinmişti. Kendini aşağılanmış hissediyor, sinirden dudağı titriyordu. Altın sarısı saçlarını hırsla savurarak konuştu.

“Çekicin için bir devle mi evlenecekmişim. Ne münasebet! Devler çekicini yerin altına gömdüyse eğer; git ve kazmaya başla kaz kafalı.” dedi.

Edda IV.

“Kalan o küçücük aklını da mı kaybettin

Çekiç için devle evlenirim mi zannettin

Eğer dev sakladıysa onu yerin altına

Bir tavsiyem var sana: “Git ve kazmaya başla.”

 

Hayli sert bir şekilde planları suya düşen Thor, “Bir şey yapmalı.” diye iç geçirdi.

“Konuyu tanrılar konseyine taşıyalım. Ne dersin?” dedi Loki.

* * *

Tüm tanrılar ve tanrıçalar Thor’un çekiciyle ilgili konuyu istişare etmek için tanrıların en ulusu, çarşamba gününün sahibi, şiir, bilgelik, büyücülük, savaş ve zafer tanrısı Odin’in salonunda toplandılar.

Thor söze başladı. “Odin babamız, kurnaz Thrym çekicimi çaldı. Geri vermek karşılığında Freyja ile evlenmek istiyor. Ancak Freyja buna yanaşmıyor. Çekicimi nasıl geri alabiliriz? Bilgeliğinle bize bir yol göster.”

“Freyja bir Vanir tanrıçası, sana yardıma yanaşmıyorsa bu konuda yapabileceğim pek bir şey yok. Ancak Mjölnir’i geri alman da şart. Mevcut durumda devlerle olası bir savaşta; kaybımız kazancımızdan çok olur. Senin öngörün nedir Heimdall?” dedi Odin ona dönerek. Tanrıların en beyazı, diyarların uykusuz gözcüsü Heimdall konuştu. Geleceği çok iyi biliyordu ve tavsiyeleri her zaman dikkate değerdi.

“Thor yüzünü duvak ile kapatıp, çiçek süslemeli uzun bir gelinlik giymeli. İnandırıcı olması için de Freyja’nın zümrüt kolyesini boynuna takmalı. Ve merasim için Thrym’in yanına gitmeli.”

“Ben bir erkeğim Heimdall, ne saçmalıyorsun sen!” diye gürledi Thor.

“Gelinlik giymeyi neden bu kadar büyüttün anlayamıyorum Thor. Kıyafetler senden erkekliğini alacak değil ya.” dedi pazartesi gününün sahibi, ay tanrıçası Mani.

“Hadi ama Thor, ne bu homurdanmalar, kaş çatmalar. Neşelen, devlerin kralı Thrym’le evleneceksin.” dedi Freyja kıkırdayarak.

“Thor, anlamıyor musun, bu hırsız Thrym’i aldatmak için güzel bir numara olacak. Hem gelin olmayı kabul edersen; ben de kıyafet giyip senin nedimen olacağım.” dedi Loki.

“Beni bağlayan kadim görevim olmasa, seninle Jotunheim’a gelirdim kardeşim.” dedi salı gününün sahibi tek kollu savaşçı Tyr.

“Bugün bir fedakârlık göstermezsen; beklemekten sıkılan devler, tanrılar diyarına terör estirmeye gelecekler. Ve bu sefer Mjölnir onların elinde olacak.” dedi Mimir.

Tanrı ve tanrıçaların Thor’u ikna çabaları sürerken; Freyja serflerine yolculuk için gereken işlemeli duvak, çiçek süslemeli bir gelinlik ve cücelere yaptırdığı zümrüt kolyesini getirtmişti.

“Zor zamanlarda biz tanrılar birbirimize destek olmalıyız.” dedi kırıtarak. Kolye ve kıyafetleri Thor’a uzattı. Öfkeli bakışlarla gelinliğe bakan Thor, içinde fırtınalar kopsa da sonunda çekicine kavuşmanın tek yolu olan bu onur kırıcı plana uymayı kabul etti. Onu gelinlik içerisinde gören tanrı ve tanrıçalar gülmemek için zor da olsa kendilerini tuttular.

Loki “Gördüğüm en güzel gelinsin, gerçekten.” diye yemin etti. O da bir nedime gibi görünmek için kıyafetini giydi.

İkilinin salondan ayrılmasının ardından; Asgard’a uzun bir süre kahkaha sesleri hakim oldu. Hem de tanrısal kahkahalar. Neyse ki onlar sesler duyulmadan önce; tanrılar diyarını terk edip, devlerin diyarına ulaşmışlardı.

* * *

Gelinin geldiğini haber alan Thrym; devlere bir ziyafet hazırlamalarını salık verdi.

“Masaları hazırlayın. Bir sürü keçi ve koyunum var. Çok sayıda da öküzüm. Bir devin zevk alabileceği her şeye sahibim. Tek bir eksiğim var, karım olacak güzel tanrıça Freyja. Onu bana getiriyorlar. Bugün düğün günümüz. Neşelenin!”

Devler masaları devasa miktarda yiyecek ve içecekle donattılar. Thor tek başına bir öküzün tamamını yedi. Yemeğin yanında üç fıçı bal şarabı içti. Thrym böyle bir iştah karşısında hayrete düştü:

“Nasıl bir gelin devlerden daha büyük ve söndürülemez bir açlık içerisinde olabilir?”

Nedime Loki hızla atılıp cevapladı:

“Düğün için o kadar heyecanlıydı ki, günlerdir bir şey yiyip içmedi.”

“Ne kadar da tatlı! Onu öpmeme izin ver.” dedi Thrym ve gelinin duvağına doğru bir hamle yaptı. Thor yumruklarını sıktı ve gözleri yıldırım gibi parladı. Thrym irkilerek geri çekildi.

“Bu nasıl bir gelin böyle, gözleri ne kadar da kırmızı?” diye sordu nedimeye.

“Düğün gününün gelmesini beklerken hiç uyumadı.”

“Aaa ne tatlı!” diyerek bir kahkaha patlattı Thrym ve adamlarına seslendi. “Thor’un çekici Mjolnir’i getirin. Onu gelinin kucağına koyun. Baş kâhin gelip düğünümüzü kutsasın. Bu tatlı ve heyecanlı gelini daha fazla bekletmeyelim!”

Devler alkışlar eşliğinde çekici alıp Thor’un kucağına bıraktı. Mjölnir’e kavuşan Thor; gelinliği yırtarak etrafa yıldırımlar savurmaya, Thrym’den başlayarak yoluna çıkan her devi öldürmeye koyuldu. Ziyafet ortamı ve bal şarabının da etkisiyle iyice gevşemiş olan devler neye uğradıklarını anlamadan Loki ve Thor tarafından katledildiler.

Edda V.

“Thor çiçekli gelinlik, Loki elbise giydi,

Bir oturuşta öküzü mideye indirdi.

Dev, geline düğünde çekiç hediye etti.

Mjölnir’e kavuşan Thor tüm devleri katletti.”

 

İlginçtir, tarihçiler Thor’un gelinlik giymesiyle ilgili bu olayı gizli tutmayı tercih ettiler. Yaşananlar kesinlikle ilk “Red Wedding” vakası olarak tarih kitaplarında yerini almalıydı.

* * *

 “Düğün çabuk bitti. Aslında damadın kucağında evinize kadar taşındığını görmek isterdim.” dedi Loki bir devin cesedi üzerinde oturmuş, gülümsüyordu.

“Ne saçma bir adet.” dedi Thor.

“Öyle deme, bu Midgard’ta Roma denen yer kurulurken uydurulmuş kadim bir gelenek.”

“Anlat bakalım. Nasılsa yolumuz uzun.”

“Romus ve Romulus, bunlar dişi bir kurt tarafından büyütülen iki erkek kardeş. Yanlarında bir sürü isyancı köle, gidecek yerleri de yok. Yokluktan şehir kuracaklar senin anlayacağın. Romulus kelepir bir yer belirlemiş, temel atma törenine başlamış. Romus gelmiş. Abi gel azcık daha tepeye kuralım, hem manzarası olur; şehir burada iyi olmadı sanki diye konuşmaya başlamış. Romulus o kadar yatırım yapmış tabii, onca emeğin üstüne öz kardeşi de gelip böyle konuşunca dayanamamış. Sinirlenip bir mızrak atmış ve Romus’u oracıkta öldürmüş. Alem buysa kral benim demiş. Surlarla çevrili Roma şehrini kurmuş.”

“İyi de bunun gelini kucakta taşımakla ne ilgisi var.”

“Sabır. Ben de tam o konuya geliyorum.”

“Hadi bakalım.”

“İşte bu Romulus çevre illeri savaşlarla sindirmiş; yendiği herkesi Roma’ya taşınmaya zorlamış. Zorlamış ama sonra bakmış şehirde kimse onu tanımıyor. Kendisini destekleyenler hep ordusundaki adamlar. Düşünmüş taşınmış.

Ordumdaki adamların nesli devam etmez, ben de kuduz köpek gibi ona buna savaş açmaya devam edersem; yirmi yıla ne krallık kalır ne de şehir. Bir şey yapmalı ama ne? Bu iş böyle gitmez diye dönüp dolanırken; aklına parlak bir fikir gelmiş.

Tabii ya, Sabin kabilelerinden kız kaçıralım. Hem adamlarımın gönlü olur hem de bana ve Roma’ya sadık nesiller yetişir. Nikahta keramet vardır demiş.

Sabah ilk iş orduyu toplamış, ulusa seslenmiş. Askerlerim bugüne kadar kimle savaşsam yanımda durdunuz, sözümden çıkmadınız, benim için vuruştunuz. Kiminiz yaralandı. Kiminiz Roma’nın şanı için savaş meydanlarında öldü.

Adamları Ares’i korkutan bir cesaretle kükremiş.

Ama bu böyle yürümez diye devam etmiş Romulus. Adamları şaşırmış. Sizin gibi sadık adamlara nesiller gerek. Mesela en az üç çocuk başlangıç için fena olmaz. Sonrasını enflasyona göre düşünürüz demiş.

Demiş ama kimse bir şey anlamamış. Hep bir ağızdan iç çekerek “Romulus kralım, anlarsın ya bizim karımız yok. Nasıl nesil üretelim. Bu işler de bir başına olmuyor ki.” demişler. Romulus’un gözleri parlamış. İşte ben de tam olarak bu yüzden bugün sizlerle birlikte kız kaçırmaya karar verdim. Davranın yiğitlerim demiş. Romulus ve ordusu civardaki Sabin köylerine girerek kucakladıkları kızı alıp Roma’ya getirmeye başlamışlar.”

“Hikâyen gerçekten absürt bir hal aldı; ama sonunun nereye varacağını da merak ediyorum. Devam et.” dedi Thor.

“Romalılar kucakladıkları kızı almışlar; ama bu kızın babası var, abisi var, amcası var, dayısı var. Sabinler namuslarına göz diken bu küstah Romalılara bilenmişler. Yıllar yılı kan davalı olan kabileler barışmış, kaçırılan kızların akrabalarından kurulu bir orduyla Roma surlarına yürümeye karar vermişler. Vermişler ama barışma süreçleri biraz uzun sürdüğünden; ister istemez Roma’da bir sürü çocuk doğmuş. Elin oğlu armut toplamıyor sonuçta.

Refah dolu şehrinde sıradan bir güne uyanıp, sabah kahvesini yudumlayan Romulus; kapısında Sabin ordusunu görünce “İşte bu hiç iyi olmadı.” diye iç geçirmiş. Zırhını kuşanıp ordusunu arkasına alarak şehrin kapısına çıkmış.

Ordusundaki adamlar kralım iyi adam toplamışlar, bizden epey kalabalıklar ne yapsak diye fısıldaşırlarken; Romulus söze başlamış.

O konuşmaya çalışırken; Sabinler muhtelif gürültüler çıkarıp sağa sola tükürmüş, burunlarını karıştırarak onu ve adamlarını kışkırtacak hareketler yapmışlar. Hakaretleri daha fazla krallığına yediremeyen Romulus dayanamayıp; davranın yiğitlerim demiş ve amansız bir savaş başlatmış.

Erkekleri aileleriyle savaşırken mağdur olan yine Sabin’li kadınlar olmuş. Duruma daha fazla seyirci kalamayan Stockholm sendromlu kadınlar; savaş meydanına kucaklarında çocuklarıyla dalmış ve bu anlamsız savaşı durdurmuşlar.

Savaş durulunca Romulus bak bu sefer dinleyin diyerek sözlerine başlamış. Biz artık akraba olduk. Gelin Roma’nın surları ardında refahın tadını birlikte çıkaralım. Beraberce bu şehri yönetip büyüyüp güçlenelim. Kızlarınıza gelince, onları kaçırmak hoş olmadı kabul ediyorum; ama savaşa hiç gerek yok. Koyacağım yasalarla onların hakları her zaman Roma’nın koruması altında olacak.

Burada ilan ediyorum: Kucakta taşınan kadınlara yün eğirme ve dikiş nakış işleri dışında hiçbir iş yaptırılamaz. Yanlarında küfürlü konuşulmaz, yolda onlara öncelik verilir, her zaman saygıyla selamlanırlar. Onlardan doğacak çocukları da Roma’nın en iyi okullarında burslu okutacağım. İşte o kadar demiş. Savaş meydanındaki herkes alkışlamış.

Romulus’un konuşmasının ardından Sabin’li kadınlar saçlarını yaptırıp gelinliklerini giymişler; geç kalınan düğün merasimi şehir meydanında yapılmış. Babaları, abileri, amcaları, dayıları, eşleri ve çocuklarıyla birlikte güzel bir ziyafet çekip dans eden Sabin’li kadınlar; Roma sokaklarında vur patlasın çal oynasın doyasıya eğlenmişler. Romalı kadınlarsa; boşalan bardaklara şarap, masalara yemek taşımış. Bulaşıkları da yine onlar yıkamış. O düğünden sonra kucakta taşınmak yasalarla korunan bir statü göstergesi, Romalı kadınlar da buna özenir olmuş.”

“Konuyu iyi dağıttın kardeşim. Birkaç Midgard adeti daha anlatırsan benim gelinlik olayı hepten unutulur.”

Loki: “Çizgi romanlara kapılma Thor. Ben senin değil, Odin’in kan kardeşiyim.” dedi.

Ve Aesir tanrıları bifrost ışıkları arasında kayboldular…

Burak Şentürk

Süper kahramanı Zorro, çocukluk hayali yazmak olan biriyim. Felsefe, tarih, bilimkurgu, fantastik kurgu ve manga okumayı severim. Yürümekten, doğal cümbüşün içinde olmaktan ve kahve içmekten keyif alırım. Gözü açıkken gördüğüm düşleri, kurduğum dünyaları paylaşmak ve biraz da yazma disiplini kazanmak adına Kayıp Rıhtım’a aylık öykü gönderiyorum. Umarım keyifle okursunuz… Nam-ı diğer “Spectrosomnium”: Görür, okur, yazar, düşünür ve düşler.

Öne Çıkan Yorumlar

  1. Eğlenceli bir oyku olmus. Iskandinav mitolojisi seven biri olarak hosuma gitti

  2. Öyküyü beğenmenize çok sevindim. Daha iyileri için çalışacağım :smile:

  3. İskandinav mitolojisi pek bilmesem de, okurken çok eğlendim. Özellikle Edda kısımları destana doğallık katmış. Kaleminize sağlık.

  4. Beğenmenize çok sevindim. Yorumunuz için çok teşekkürler. :grin:

Söyleyeceklerin mi var? Kayıp Rıhtım Forum'da yorum yap.

Yorum Yapanlar

Avatar for Spectrosomnium Avatar for VictoriaEremita Avatar for Duygu_Korkmaz

Bir Yorum Yap

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *