Öykü

Ahmeraba (Feza Serisi – 2)

NOT: Bu hikaye’nin öncesini merak edenler, önceki ay yayınlanan Panda Merihi‘ni okuyabilirler.


Merih’te son panda öldüğünden beri değişen pek birşey olmamıştı. Kusura bakmayın, panda olmadığını unutmuştum. Bu pandanın ölümü tüm Dünya’yı tedirgin edebilirdi. Ne kadar güzel ki, Merihten dışarıya, İmparator Samullah kuralları sebebiyle haber sızdırılması yasaktı. Eğer bir kişinin haber sızdırdığı tespit edilirse cezası Gama Işınlarından 26 kat daha tehlikeli olan Nulfa ışınları ile ölümdü.

Dünyalıların üstün teknolojisi bu yasağı aşabilecek seviyedeydi. İmparator I. Samullah, İmparator Müsteşarları ve diğer üst seviye Merihlilerin bildiği birşey yoktu. Dünyalılar, Merih’e sadece siberpanda değil, siberzargana, siberjibon gibi Merih’in dünyalaşması için bir sürü siberbilmemne ismiyle başlayan siber canlı göndermişlerdi.

İmparator I. Samullah’ın kızı Leyia bir ağacın altında, sadece hanedan üyelerinin okuyabileceği, Dünya basımı kitap olan, Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya kitabını okumaktaydı. Bu kitap artık, bir distopya kitabı değil, cinsellik kitabı olmuştu.

Taini, Leyia’ya doğru yaklaşıyordu. Kumral tenli, Siyah saçlı bir Carenliydi. Leyia’ya aşıktı. Ancak Leyia ondan nefret ediyordu.

“Leyia!” diye bağırdı Taini. Leyia baktığında ona doğru yaklaşmaya devam ediyordu.

Leyia, kitabın arasına ayracını koyup, yere koydu. Kendini kontrol etmese bir küfürü yapıştıracaktı Taini’nin suratına. Kendini tuttu ve “Efendim Taini..” diye seslendi.

Taini, ne yapıyorsun, iyimisin diye sorularını sıraladı. Bu arada Leyia elinde byvydhapus vardı. Byvydhapusa dokundu. Daha sonra eline Aldous Huxley’in kitabını aldı. Açtı ve okumaya başladı. Leyia, bu fırsatı kaçırmadı. 3 defa daha Byvydhapusa bastı. Ekranın rengi yeşilden kırmızıya döndü. Bu, İmparatorluk Polisinin daha hızlı hareket etmesi anlamına geliyordu. Ne hızdır ki, yaklaşık 8 saniye sonra 2 Ağılgat turuncu topraklara doğru inip, kapakları açıldı.

İçerisinden iki tane zırhlı birlik indi. Taini’nin üstüne doğru yürümeye başladılar.

Taini, kitabı bırakarak Leyia’ya “Sen mi yaptın?” diye sordu. Leyia’dan da evet cevabı gelince, sinirlerek bağırdı. “Sevmiyorum deseydin!”. Kaçmaya başladı. Ormana doğru koştu.

İmparatorluk Polisi, kalçalarında ve ayaklarının altında bulunan uçuş sistemleri devreye girdi. 8 saniye sonra her ikisi birlikte Taini’nin kollarından yakalayarak havaya kaldırdılar. Bağırmaya devam etti. “Beni sevmediysen neden söylemedin! Siktir git felan deseydin giderdim!”

Ses yavaş yavaş uzaklaştı. Ağılgat’a bindirilerek olay yerinden uzaklaşmak zorunda kaldı. Hala kendisine nasıl bunu yaptığını düşünüyordu.

İmparatorluğun bir hanedan üyesine zorla taciz etmek ve yasaklı kitap okumak suçundan cezalandırılacaktı. Ceza, dediğimiz şey ölümden başka bir şey değildi.

Taini’nin bulunduğu ağılgattaki polis, ölmeden önce istediğin bir şey var mı diye sordu. Taini, yok dedi.

“İyi o zaman. Altay Samullah hazretlerinin ayağına gidiyorsun. Bir hanedan üyesine zorla taciz ettiğin için, cezanı o verecek.”

Taini, korkmuş bir biçimde, ağılgatta oturarak Olimpus Dağına doğru zalim yolculuğuna devam etmek zorunda kaldı.

* * *

Olimpus Dağındaki Ahmeraba’ya  artık ulaşılmıştı. Ağılgatlar, kulenin tepesindeki indirme merkezlerine doğru indiler. Viking kasklı iki adam kapı girişinde durmaktaydı. Bu adamlar, Ahmeraba’nın koruyucuları gibi giyinmişlerdi ancak, Dünyalılardı.

İkiside elektrikli silahlarını, kasklı adamların üzerlerine tutmuşlardı. İmparatorluk Polislerinin, görevde silah gerekmediğinden dolayı karşılık veremezlerdi. Dünyalılar, iki Merihliye silahlarını sıkarak feci biçimde öldürdüler. Taini’ye seslenerek şu sözleri sarf ettiler.

“Bizimle geliyorsun.”


Öykü Sözlüğü

AĞILGAT: İki kişilik uçan araba.

AHMERABA : Kızıl kule (Osm.). İmparatorluğun yönetildiği ye

AOİNİOS ÇİZGİSİ: Dünyadaki Ekvador Çizgisine benzeyen çizgi.

BYVYDHAPUS: Hanedan üyelerinde bulunan bir yardım cihazı.

CAREN: Lainaya Denizinin kenarında bulunan bir şehir. Yaklaşık nüfusu 460.000.

LAİNAYA DENİZİ : 800.273 km²’lik İmparatorluğun Aoinios Çizgisine yakın bir yerde olan, Utkuuçi Okyanusuna dökülen deniz.

NESOTUS: Ceza simülatörü. Bir evren oluşturarak cezalıyı öldürür.

UTKUUÇİ OKYANUSU: Merih’teki tek okyanus. 2.738.000 km²’lik okyanus.

Atakan Güngör

Ahmeraba (Feza Serisi – 2)” için 8 Yorum Var

  1. Diyeceksiniz şimdi, “Bu öykünün şimdi Vikingler ile ne alakası var?”. Osmanlı kültürü ağırlıklı, Dünya kültürleriyle Bilim-Kurgu’yu birleştirmeye çalıştım. Bir ya da bir kaç ay seri olmayacak. Eksikleri varsa lütfen yorumlarınızı esirgemeyin.

  2. Öncelikle elinize sağlık. Farklı kültürleri bilimkurgu ile sentezlemek güzel bir fikir. Bu kadar çok yeni terimin olduğu bir hikayenin daha ayrıntılı ve uzun olmasını beklerdim yalnız. İlk öyküyü okumadığım için bilemiyorum tabii. Belki orada ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır. Ya da devam öykülerinde gelecek detaylar. Sonuç olarak devamını bekliyoruz. Kaleminize kuvvet.

  3. Merhabalar. Uzun yazmaktan korkmayın, öncelikle söylemek istediğim bu. Belki okuyucuyu sıkmamak adına yapılmış, belki de daha fazla okuyucuya ulaşmak hedeflenmiş olabilir ama öykünüz gözümde canlanmıyordu maalesef. Her satır biran evvel bitirilmeye çalışılmış gibiydi. Hatta bazı satırlar bir öncekinin devamı bile değildi. Denemeye devam diyorum. Emeğinize sağlık.

    1. Ben de kendim hakkında sizin gibi düşünüyorum. Bu hikaye serisini yazarken çok kötü oluyorum. Kelime felan bulamıyorum. Bu yüzden bir kaç ay yazmayacağım bu seriyi. Gelecek ayki hikayemi beğeneceğinizi düşündüğüm bir biçimde yazacağım

  4. Merhaba. Öykünüzde farklı bir dünya yaratmışsınız ama yeterince betimleme olmadığı için yer yer okuyucunun gözünde canlanamayabiliyor. Daha fazla betimleme yapsanız çok güzel olurdu. Öykünüzü ilk okuduğumda bazı şeylere anlam veremedim, daha sonra kelime anlamlarını öğrenip tekrar okuduğumda oturdu her şey. Açıkçası ben karakter ismi verirken bile binbir zorluk çekerken sizin bazı aletlere,nesnelere bile isim verebilmeniz takdir edilesi. Yeni seçkilerde görüşmek dileğiyle.

    1. Yaza yaza o sıkıntılar aşılacak! Bunu ben kafama yazdım. Philip K. Dick gibi bir şaheserin bile ilk öyküleri çok toy. Uzunluk konusuna gelirsek, onuda uzatacağım. Önceki hikaye 250 kelimelikti, bu 500, gelecek aydaki de 950 – 1000 arası.

  5. Merhaba;
    Öyküyü serinin bir parçası değil de mini öykü olarak değerlendirmek istiyorum. Hanedan üyesi bir kadının ağzına küfür yakışmaz bence. Taini’nin cümlesi o anlamda uygun düşmemiş. Hani şikayet edeceğine şöyle deseydin gibi bir cümle var, ondan bahsediyorum.
    Kısacık öyküde çok fazla açıklama kullanmışsınız. Onun haricinde öyküdeki esprileri sevdim. Naçizane tavsiyem öyküyü biraz daha uzatmanız yönünde. Çok fazla yabancı isim var (açıkladıklarınız); araları biraz açılsa okur için daha kolay bir okuma olur.
    Emeğinize sağlık.

    1. Kısalığından ben de şikayetçiyim bu serinin… İşte o yüzden bir kaç ay ara vereceğim. Gelecek ay yok mesela bu seri. İçimizden bir doktorun bir ülkeyi ziyaret hikayesi var.
      Küfür konusunda da benim düşüncem, erkek hangi küfürü ederse, kadın da gayet hoş bir biçimde o küfürü edebilir. Bunda ben pek sıkıntı görmemekteyim.

Atakan Güngör için Yorum Yap Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.Yıldızlı olan alanların doldurulması zorunludur. *