Sayı #110: “Daktilo Öyküleri”
Yüz elli yılı aşkın süredir sayısız parmak daktilonun tuşlarına dokundu. Bunun bazı sonuçları oldu. Anlatılanlar dünyayı değiştirdi. Hepsi değil. Bazıları….
#165: YAPAY ZEKÂ
Yüz elli yılı aşkın süredir sayısız parmak daktilonun tuşlarına dokundu. Bunun bazı sonuçları oldu. Anlatılanlar dünyayı değiştirdi. Hepsi değil. Bazıları….
Tozlu rafların arasında, iniltiyle karışık bir ses yankılandı. “Seni seviyorum Mila!” Etrafı kaplayan, yıllanmış saman kağıdından kitaplara baktım. Hepsi geçmiş…
NOT: Bu öykü 82. Sayı’da yer alan DALGACI ORHAN öyküsüyle bağlantılıdır. Devamlılık teşkil etmesi açısından öncelikle bu öyküyü okumanız daha…
“Hilmi Efendi! Hilmi Efendi bak bakalım bir buraya…” Yorgun ayak sesleriyle, emekliliğin kıyısındaki Hilmi Efendi, sınıfsal bir saygıyla açık kapıyı…
Kapıyı çekmeden önce dairesine bir kere daha baktı. Uzun zaman geçirmişti bu küçük yerde. Kümesten irice olan mekânı taş çatlasa…
Başlığa aldanıp geldiyseniz kusura bakmayın lütfen. Neden böyle bir başlık attığımı ben de bilmiyorum. İlgi çekmek istiyorum sanırım. Yazdıklarımın cazibesi…
Penceresine yakın bir ağaca yuva yapmış saka kuşunun, cıvıldaması geliyordu sadece kulağına. Yanına gelip gidenleri görmüyor ve duymuyordu. Bakışları bir…
“Ben üç kadını sevdim Biri sendin Dudaklarımdan düşmeyen ismin Masamdan eksik olmayan resmin Ben üç kadını sevdim Biri sendin” Kafasını…
Gökyüzü kapkaranlık, yağmur yağıyor. Hiç acele etmeden, yavaş yavaş yürüyorum. Gözlerim eski eşyalarla dolu kaldırımlara, çöp kutularına kayıyor. Bazen duraksayıp…
Eski yazarların, şairlerin nasıl yazdıklarına epey merak sardım. Bir yazar olmak istiyorum, henüz yeterli değilim aslında ve fakat bu işi…
Tık tık tık… Daktilodan yükselen her ritmik ses insanın kaderini belirleyen bir araca dönüşüyordu. Verilen kararların getireceği sonuçlar ve belirsizlik…
Konu: Yayımlanmasını istediğim & Nazlı Eray’ın “daktilosu” ile yazdığım kısa öyküm Merhaba Kayıp Rıhtım Ailesi, Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Aylık…
Gökyüzü bir havan topunun ağzında asılı kalmış, yıldızlar çığlık atıyor ve dolunay büyüyor. Yalımları gümüşten bir delilik ve göllere düşüp…
Önünde duran taşa bir tekme daha attı. Otuz sekiz yaşındaki bir adama göre garip takıntıları vardı. Kimi zaman kaldırımdaki çizgilere…