Kaptanın Sandığı
Bir varmış bir de yokmuş Gökyüzünde gezen ejderhalarla, Pis kokular saçan troller çokmuş İnsanların elleri bol, gözleri tokmuş Çocukları memnun…
#167: MASKE
Bir varmış bir de yokmuş Gökyüzünde gezen ejderhalarla, Pis kokular saçan troller çokmuş İnsanların elleri bol, gözleri tokmuş Çocukları memnun…
Tanrım, şu lanet baş ağrısı… Yine feci şekilde zonklatıyor beynimin içini. Bugün de göremeyeceğim lanet olası güneş doğarken, onca param…
İtalya, 1615 İnsanoğlu denilen üstün varlığın hayata, dünyaya ve evrene dair her şeyi keşfettiği o muhteşem yıllardı. Öyle ki bilim…
Burası benim. Tüm yeşiller benim. Tüm mavilerde öyle… Hayat benim. Katlar yok bu âlemde. Çünkü âlemde benim… Yükselen ve hiç…
Gölgeler korkuyla beslenir… Korkunun da kanla beslenmesi gibi… 13 Kasım 1953, Emily Thamson Gece yarısıydı. Her yer çok karanlıktı. Ürpertici…
Yaşadıklarımı anlatma fikri bana nereden esti bilmiyorum. Belki de kalmakta olduğum hanın biraz uzağında bulunan Karanlık Saçlı Seruzad’ın kalesinin karanlık…
Güneşli bir gündü, koşup eğlenilecek bir gün. Ve gezip dolaşıyorduk Alara ve Koray yanımda. Bildiğimiz ya da bilmediğimiz, sevdiğimiz yâda…
Kayra Han ve Çalık günlerdir kâh güneşin sert ışıklarının kâh ayın yumuşak dokunuşlarının altında yol alıyorlardı. Çölü andıran stepleri geçmişlerdi…
Kemiktepe Mezarlığı; Çarşamba, 22:45 Önce keskin ve mavi bir ışıkla aydınlandı karanlık gökyüzü. Bu sadece anlık bir parıltıydı ama havada…
Kaçıyordum… Kaderimden kaçıyordum. Ve korkuyordum. Deli gibi korkuyordum. Ama kanat seslerinin artışı benim daha hızlı gitmemi ve sadece buna odaklanmamı…
Çarpıp düşen kar taneleri gibiydi benliğim. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Yalpalayarak yürüdüğüm ara sokakta ne bir ses ne de bir görüntü…
Gözlerini kırpıştırdı. Hala karanlık içindeydi, kimbilir kaç asırdır… Zaman zaman bir farklılık hissediyor, başından aşağı ter boşalıyordu ama genel olarak…
“Kısa yaşamım, uzun ölümümden öğrendiğim bir şey var… Gerçekler asla unutulmaz…” … Yıl 1953. Kasım ayının 13’ü. Mezarımda sessizce yatıyor,…
Yüzyıllardır bira bardaklarının üzerinde gezinen sinekler gibi, insanlığın aklında da tek bir hedef silsilesi durmadan dönüp durdu; Gelişmek, genişlemek ve…