-Okan kalk lan kalk! Remzi’yi çalmışlar!
-N’oluyor ya sabah sabah?
-Ya kalksana, Remzi yok diyorum sana.
-Bırak oğlum dalga geçme, kim çalacak Remzi’yi. Zaten kafam hâlâ yerinde değil, iyi içmişiz.
-Remzi diyorum, yok diyorum kimse takmıyor abi.
-Hıı?
-Ne diyim ben sana ya.
-Dur ya bi kafamı toplayalım. Yok mu Remzi?
-Yok!
-Emin misin? Her yere baktın mı?
-Yok işte, yok yok.
-Masanın altına filân.
-Her yere baktım diyorum.
-Ayaklanıp gidecek değil ya oğlum. Dün akşam şuracıkta uslu uslu oturuyordu.
-Sen geç bakalım dalganı.
-Yok be. Sofrada durmadan kadeh kaldırıyordunuz ya!
-Oğlum o Ahmet’in işi. Remzi’yi masaya getiren de o, kadehi eline tutuşturup kaldıran da o.
-Ahmet nerede ki? Yok artık, lan yerde yatılır mı, adam resmen sızmış.
-Ahmet uyansana, adama bak hâlâ kütük gibi uyuyor.
-N’oluyor ya sabahın köründe bu ne gürültü?
-Ne sabahı, saat üç oldu oğlum. Kalk, Remzi yok Remzi.
-Sabah şoku mu bu şimdi?
-Ya doğru söylüyorum, Okan şuna bir şey söyle.
-Remzi yokmuş.
-Çok açıkladın bravo. Ahmet sana diyorum, bir şey mi yaptın Remzi’ye, oğlum bana lazım o. Anatomiye onsuz giremem ben.
-Kırk yılda bir evinizde kaldık, onda da Remzi’nin bakıcısı yaptınız beni. Ben ne yapacam Remzi’ye ya. Sen onu Oğuz’a sor.
-Oğuz’a mı? Nerede ki o? Oğuz, Oğuz!
-Dur bağırma Allah aşkına. Sanki saraydayız da bulamıyosun adamı. Ya buradadır ya da içerdeki oda da. Yok yok, tamam ya şimdi anımsadım, Remzi’ye hava aldıracam filan diyordu.
-Kime, Remzi’ye mi?
-Ha!
-Lan oğlum, dalga mı geçiyorsun? Ne diyorsun ya! Bir daha tövbe, bu evde böyle dibine içmek filan yok. Bu son olsun.
-Aman be oğlum. Kaldı sınavlara 15 gün zaten. Yiyecez kafayı nasıl olsa. Bırak bir gece de eğlenelim.
-Eğlenecek başka şey bulamadınız mı? Oğlum, anatomiye onsuz giremem ben diyorum.
-Ya getirir çocuk birazdan.
-Getirirmiş, getirecek tabii. Canım çıktı Remzi’yi alabilmek için, bilmiyorsun sanki.
-Telefonun çalıyor, baksana şuna.
-Alo, Oğuz, nerdesin oğlum, Remzi nerede?.. Ne karakol mu, ne ikinizi de mi?.. Ben sana ne diyim. Tamam tamam geliyoruz.
-N’olmuş?
-Elinin körü olmuş. Sen bi iskeletle sokakta sarmaş dolaş yürü, sonra polise derdini anlat.
-Polis mi?
-Adamı almışlar içeri. Remzi sen bizim her şeyimizsin diye tempo tutuyormuş geri zekâlı. Polis de bunu tabii, Remzi kim diye?
-Ya, herif söyleseymiş ya, tıp öğrencisiyiz Remzi bizim iskelet, dersi onunla çalışıyoruz.
-Ne bileyim, telefonda konuşamadık ki işte. Kalkın gidelim de biz yalvar yakar anlatalım. Oğuz’u bırak da Remzi’ye bi şey yapmasalar bari…
- İtiraf Odası - 1 Aralık 2022
- Düşsüz Adam - 1 Temmuz 2021
- Gergedan Sami, Zargana Hamdi ve Ben - 1 Şubat 2021
- Gölgesiz Kadınlar - 1 Kasım 2020
- Çekmeceler - 1 Temmuz 2020
Seçkideki ilk hikayenizin üstünden kısa bir süre geçse de sizdeki ilerleme farkedilebiliyor. Üzerine koyarak ilerlerliyorsunuz. Hikayenizdeki diyaloglarda (zaten sadece diyaloglardan oluşmuş) yer yer kimin kimden söz ettiği anlaşılmıyor. Sonu daha farklı olsa çok daha zevkli olurdu sanırım. Ama hikayenin başlangıcında ve gelişmesindeki tad güzeldi gerçekten. Eline sağlık
Yorumlarınız için teşekkür ederim Uğur Bey.
Remzi’yi mi çalmışlar? 🙂 gerçekten eğlendim okurken. Çok da keyif aldım. Sadece iskeletin gitmiş olmasının önemi ve kahramanda yarattığı panik duygusu dengesine baktığımda, iskeletin sınava hazırlık için çok önemli olmasının biraz daha desteklenmesi daha iyi olur gibi geldi. Diğerleri de tıp öğrencisi ve onlar daha rahatlar. Eğer karakterin biraz tezcanlı ya da çabuk panik olan biri değilse diğerlerindeki ortalamada bir tepki vermeliydi diye düşündüm.
Yine de fikir çok güzeldi. Sonu da güzel bağlanmış.
Eline ve Düşgücüne sağlık
Sevgiler, Dipsiz.
Merhaba Dipsiz. Öncelikle yorumlarınız için teşekkürler. Her bir yorum benim için ufuk açıcı oluyor.
Ejderha temasındaki öykünüzü okudum ve çok beğendim. Diğer öykülerinizi de okuyacağım. Mizahı seviyor oluşunuz ve hikaye etmedeki başarınız iki öyküde de bariz. Diyaloglar da keza güzel yazılmış. Keyifle okudum.
Merhaba; öyküleri beğenmenize sevindim. Bu da sanırım geç bir yanıt oldu. Bazen izleyemiyorum yorumları ama çok da önem veriyorum. (Nasıl bir ikilemse!) Teşekkür etmek için nasıl olsa bir zaman kısıtımız yok değil mi?
Nurdan Hanım öykünüz güzeldi iyi kurgulanmış okurken eğlendim.Sevgiler
Çok teşekkür ederim.