Sazcı
Kır kahvelerini bilirsiniz. Yok yok şu kentlerde yapay parkların içine kurulu olup, araba gürültüsünden insanların birbirini işitmekte zorluk çektikleri, etrafı…
#165: YAPAY ZEKÂ
Kır kahvelerini bilirsiniz. Yok yok şu kentlerde yapay parkların içine kurulu olup, araba gürültüsünden insanların birbirini işitmekte zorluk çektikleri, etrafı…
Kaç yaşında olduğumu bilmiyorum, muhtemelen yaşlı dünyanız kurulduğundan beri buralardayım. Hesap kitap bilmem ben. Beni tanıma şerefine nail olduğunuzda tabii…
Annemi kaybettim kaybedeli sabahları iş kaygım da yoksa yataktan çıkasım gelmiyor. Her sabah bir yanım eksik uyanıyorum. Ne garip şey…
Basamakları çıkarken ayaklarım bir ileri bir geri gidiyor. Kapının önüne gelince zile basıp umutla beklemeye başlıyorum. Ne bir ayak sesi,…
Bu sabah fakültenin kapısından içeri girerken her zamankinden daha heyecanlı ve gururluydu. Yardımcı doçent doktor olarak çalıştığı hastanede artık doçent…
Biraz yürüyesim vardı bu gün ama yağmurun şiddetini artırması ve şemsiyemi yanıma almamam yüzünden sırılsıklam ıslandım. Evsiz bir kedi gibi…
Hasta, başını istem dışı sağa sola çeviriyordu. Servistekiler kendine geliyor derken titremeye nöbeti geçirmeye başladı. Üç doktor etrafında pervane gibi…
Kentin dar, dolambaçlı, kaldırımsız, kömür kokulu sokaklarından birinde, gökyüzü delinmiş gibi çılgınca yağan yağmura aldırmadan bir yılan gibi kıvrıla kıvrıla…
Bir tarafta köyden getirdiği domates, biber, salça, bal, tereyağ, yağ, yoğurt, peynir, pekmez ve envai çeşit gıda maddelerini satan şalvarlı,…
Her zamanki gibi son dersten çıktıktan sonra öğretmenler odasına gitti. Çantasını alıp çıkacaktı ki telefonu çaldı. Arayan arkadaşı ile bir…
Anons edilmesiyle alkışlar arasında yerinden kalkan Profosör Servet SARİH sahneye yöneldi. Sahneye çıkınca kendisini anons eden moderatöre teşekkür etti ve…
Yeşilin, sarının, turuncunun bütün tonlarını içinde barındıran uçsuz bucaksız ormanının derinliklerine doğru ilerlemeye devam ediyorlardı. Devasa çam ağaçlarının arasından süzülen…
Havanın mevsim normallerinden daha soğuk olacağını az çok tahmin edip sıkı sıkı giyinse de sonbahar rüzgârı içini ürpertiyordu. Asırlık çınar…
Masanın üzerinde çalmakta olan telefon tam kapanmak üzereyken koştu ve telefonu eline aldı. Arayan karısı Şule’ydi. “Efendim.” “Uğur gelmen gerekiyor.”…