Öykü

Oliver

Bir zamanlar, engebeli tepelerin arasına kurulmuş küçük bir kasabada Oliver adında küçük bir çocuk yaşarmış. Dünyanın dört bir yanındaki birçok çocuk gibi, Oliver da tüm dünyayı etkileyen pandemi sırasında kendini evinden çıkamaz hâlde bulmuş. Okulların da kapanmasıyla hayal gücü onun en büyük kaçışı olmuş.

Günler haftalara, haftalar aylara dönüşürken Oliver’ın hayalleri özerkliklerini ilan edip kendi başlarına bir hayat sürmeye başlamış. Her gece uzaylılar tarafından kaçırılmanın hayalini kurarmış. Onu parıldayan bir uzay gemisiyle, yıldızların arasından süzülerek, şimdiye kadar yaşayan hiçbir dünyalının bilmediği yerlere götüreceklermiş.

Oliver uzak gezegenleri keşfedecek, garip yaratıklarla karşılaşacak ve onların büyüleyici geleneklerini öğrenecekmiş. Kendini bilinmeyene korkusuzca giden cesur bir kâşif olarak hayal edermiş. Bu hayaller sayesinde, kendini pandeminin yarattığı tekdüze günlerden korurmuş.

Bir sabah, Oliver yatak odası penceresinin yanında oturup dışarı bakarken tuhaf bir şey fark etmiş. Ağaçların hemen üzerinde küçük, gümüş renkli bir araç havada asılı duruyormuş. Pürüzsüz yüzeyi güneşin altın ışınları altında parlıyormuş. Neye tanık olduğunu anlayamayan Oliver, inanamayarak gözlerini kırpıştırmış.

Oliver aceleyle ayakkabılarını giyip dışarı fırlamış. Araca yaklaşırken havada sanki başka dünyalardan gelen yaratıkların enerjisi varmış. Tereddütsüz uzanıp geminin metal dış yüzeyine dokunmuş. Aniden parlak bir ışık patlaması etrafını sarmış ve kendisini şaşırtıcı bir hızla uzayda savrulurken bulmuş.

Oliver, yarı korkulu yarı coşkulu, rüyalarındaki tanıdık manzaraların gerçekleşmesini izlemiş. Her biri bir öncekinden daha büyüleyici olan garip gezegenler, canlı renkler ve tuhaf yaratıklar etrafını sarmış. Hayal ettiği uzaylılar artık gerçek, Dünya ile onların krallığı arasındaki sınırı geçmiş.

Oliver bu yeni ve büyüleyici dünyayı keşfederken, uzaylıların tasavvur ettiği korkunç yaratıklar olmadığını keşfetmiş. Dünya ve üzerinde yaşayanlar hakkında bilgi edinmeye hevesli, arkadaş canlısı ve meraklı türlermiş. Bilgilerini paylaşarak Oliver’ın evreni onların gözünden görmesini sağlamışlar.

Oliver galaksileri kat eder, uzaylılar diyarının harikalarını özümserken zamanın izini kaybetmiş. Dünyalılar ve uzaylılar arasında bir köprü olma rolünü benimseyerek bilgi, empati ve cesaret içinde büyümüş.

Ancak yıllar geçtikçe Oliver evini özlemeye başlamış. Ailesini, arkadaşlarını ve gezegenini özlüyormuş. Uzaylı liderlere geri dönme arzusunu dile getirmiş.

Özlemini anlayan uzaylılar, paylaştıkları bilgiler ve dostluğu için minnettar olarak Oliver’a veda edip onu Dünya’ya geri götürmüşler.

Oliver’ın dönüşü, onu bir daha asla göremeyeceklerini sanan ailesi tarafından inanılmaz bir rahatlamayla karşılanmış. Oliver, artık kimsenin hayal bile edemeyeceği deneyimlere sahipmiş. Maceralarını paylaşarak insanlara çevrelerinin ötesine bakmaları ve evrenin harikalarını kucaklamaları için ilham vermiş.

Hayat yavaş yavaş normale dönerken ve pandemi de azalarak biterken, Oliver olağanüstü yolculuğunun anılarını yaşatmaya devam etmiş. Tecrit sırasında ona arkadaşlık eden rüyalar gerçek olmuş ve kalbinde silinmez bir iz bırakmış.

O günden sonra Oliver, hayal gücünün sınırlarını aşan sınırsız olasılıklara sarsılmaz bir şekilde inanmış. Ve her gece yatağında, gözlerini kapayıp evrenin uçsuz bucaksız genişliğinde onu başka hangi maceraların bekleyebileceğini merak etmiş.

Deniz Erkaradağ

Deniz, İstanbul sokaklarında yürüyor, yazıyor, çiziyor ve düşünüyor. Hayal kurmayı ve dans etmeyi seviyor, daha çok okuyabilmek için kendine iyi bakıyor.