Reçel
Reçel’e… Kırlarına ateşler düştüğünde anla ki zaten oralar senin değil. Ateşleri bile yakmaz seni, öylesine kansızdırlar. Bir patiye tutun ve…
#165: YAPAY ZEKÂ
Reçel’e… Kırlarına ateşler düştüğünde anla ki zaten oralar senin değil. Ateşleri bile yakmaz seni, öylesine kansızdırlar. Bir patiye tutun ve…
Kimisi için hızlı geçecek, kimisi için de ölümüne uzayacak bir gündü. Eski gelenekleri bilen yaşlıların tamamı bugüne büyük bir umut…
Gecenin zifirisine karıştı Kâhin’in simsiyah pelerini. Uçuşturdu eteklerini, yerdeki toz göğe yükseldi. Nasırlı ellerini ovuşturdu, peşi sıra sürmeli gözlerini demlendirdi….
Zamanın birinde bir yerlerde birisi her gün gün doğmadan gökyüzüne şöyle bir uyanır, hiç sevmemesine rağmen içten içe denizin çağırışlarını…
Büyük bir hevesle çıktığımız Balkanlar yolculuğunun üçüncü durağına gelmiştik. Yolculuğumuza yüksek tempoda başlamış, Makedonya’nın kuzeyinden güneyine detaylıca bir seyahat etmiş…
Birdenbire komuta kontrol odasını aydınlatan beyaz ışıklar kırmızıya döndü. Odadaki sessizliği yırtan koşar adımlar, giderek artan bir telaşla odanın tam…
Soluk mavi bir anaforun içinde, akışın tatlı senfonisindeki o hassas armoniyle yunmuş yıkanmıştı. Benliğinin tözünden geriye kalan bir avuç toz…
Tuhaftı. Bir o kadar da normal karşıladı Uyator. Bu sabah güne ayın ortasında merhaba demişti. Bunu son zamanlarda abartarak okuduğu…
– Danguria Adaları – 1642 – “Theo! Seni tembel teneke, balıklar ayağına mı gelsin istiyorsun?” Sesle birlikte yattığı yerden fırlayan…
Köpük köpük koyun dalgalarının arkasında Türdü nehriyle beraber İç Deniz’e akan çoban, nehir ve denizin, koyun çanlarının müjdelediği buluşmasına yakın…
“Söylesene bana deniz kızı,” dedi yeşil gözlü delikanlı. “Masallarda geçen tüm yaratıklar korkunun ve çirkinliğin evladıyken sen nasıl bu kadar…
Gecenin soğuğu insanın hâlâ içini ürpertirken, güneş kafasını uzatmış, etrafa gülümsüyordu. Yosun kokusunun hâkim olduğu havada, denizin sakince kumlara çarpan…
Gecenin bir yarısı yanıma geliyorsun. Saçların dağılmış, karanlık gözlerini uyuşturmuş. Gözlerini ovuşturuyorsun beyaz, narin ve yumuşak ellerinle. Sarı lambanın ışığı…
Benzersiz çığlıklarla, yolculuklarında verdikleri kısa molalarında kondukları yerde karınlarını doyurmazlarsa, tiz seslerine hırçın kanat çırpışları da karışır. Evinizin önünde, çatınızın…