L’Enfant Sauvage
Kaybolduğumu söyleyebiliyorum. Çünkü gözlerimin daha önce hiç temas etmediği kadar yoğun, iç içe geçmiş binlerce üçgen, tüm şakalarıma dehşet salarken,…
#168: PALYAÇO
Kaybolduğumu söyleyebiliyorum. Çünkü gözlerimin daha önce hiç temas etmediği kadar yoğun, iç içe geçmiş binlerce üçgen, tüm şakalarıma dehşet salarken,…
Kafatasımın içinde dönüp duran tıslamayı yadsımamaya karar vererek, başımı ellerimin arasına aldım ve hızla salladım. Tenimden süzülen sıvının tanıdık tadı,…
Namı, yalnızca hayatı titreyenler tarafından bilinirdi. Saati duranlar tarafından. Bugünüyle dünü arasında bir farkı kalmayanlar, yarını beklemeyenlere anlatırlardı. Yokuş aşağı, kimlerin…
“Büyük Otel: (yahut çalışanlar arasında bilinen adıyla Büyük Kıyımlar Oteli diye geçirdi içinden) Şehrin yarım saat uzağında seçkin müşterilere hizmet…
Kasap Mehmet Efendi, baba mesleğini yapan kendi halinde bir adamdı. Kendinden önce babası, ondan önce dedesi, nesillerdir bu işi yaparlardı….
Durdu dünya ve bölündü milyon parçaya. Her eksenin eğrildiği noktada yaşam türedi apansızca. Yordamsız kurulan düzenlerdi işe gelen ve en…
Cehennem nasıl tasvir edilir? Sonsuz bir ateş çukuru mu? Akla gelmeyen işkencelerin yapıldığı soğuk bir mahzen mi? Dinlerin ve insanların…
Yoksul semtin yırtık tenteli dükkânlarından birinin önünde anne kedi hayattaki son dakikalarındaydı. Ufak mı ufak, kendisi gibi dişi bir sarman;…
Sokakları adımladıkça gecenin izleri ayaklarından toprağa düşüyordu. Nerelerde dolandı bilinmez bastığı yerlerde kurum lekesi bırakıyordu. Ruhundaki karamsarlık derinlere kök salmakla…
Buket heyecanlı ve gergindi. Dile kolay, bugün eve görücüler gelecek ve babasından isteyeceklerdi onu. Makyajı sade, kıyafeti çok şıktı. Babası…
Arkasına dönmesiyle, ustasını kanlar içinde görmesi bir oldu. Daha beş dakika önce camları ayna gibi parlatmadığı için ensesine tokadı patlatan…
Hava iyice kararmıştı. Saatine baktı, dükkânı kapatıp eve gitme vakti çoktan gelmişti. Önlüğünü çıkardı, bir poşetin içine koydu. Akşam annesi…
Yıllar yılı kırpılıp kısaltılmış ismi, son ve baş olarak ayrılamayacak denli birbirinin aynı iki öte ucu, çukurlarında plastik şişe kapaklarının…
Ağzımın içi aşağıdaki mahallenin kurumuş deresi gibi. Merdivenleri ikişer üçer çıkıyorum, gözümün önünde şelalelerce sular akıyor. Bu kadar yorulduğuma değdi…