Sorular
Tüketmek. Dünya’nın özeti nedir deseler bunu söylerdim her zaman. İnsanların aksine, onlardan çok daha aptal olduğum halde anlardım bunu. Tüketmek…
#167: MASKE
Tüketmek. Dünya’nın özeti nedir deseler bunu söylerdim her zaman. İnsanların aksine, onlardan çok daha aptal olduğum halde anlardım bunu. Tüketmek…
Evlerimize çekilmiştik. Tam olarak ne olduğunu hiç kimse hiçbir zaman anlamadı. Salgınla ilgili yapılan mizahın ve bu mizah karşısında atılan…
Tüm dünyayı mühürleyip gitmek için hiç doğru bir anda değiliz. Yasaklar, tedbirler, maskeliler var. Kaçmaya çalıştığımız her saniye yakalanabiliriz. Hepsini…
ÖLÜM, elindeki küreğe yaslanmış yaşlı kadına bakıyordu. Kadının saçlarını örten eşarp her ne kadar suratını gizlese de ÖLÜM, kadının ağladığını…
Âdem Cumalı, çok değil, daha on beş dakika önce patronunun odasına-bunaltıcı bir kusma isteğiyle dolup taşarak- girdiğinde, orada çok kalmayacağını…
“Demirciiiieeee, Demir aliyooovvv. Hurdaciiiiyyyeeehhh,” diye bağırdı. Yorucu bir işti tüm gün sokak sokak dolaşıp avazı çıktığı kadar bağırmak. Bugünün diğer…
Saat sabahın dördü. Hâlâ uyumak için yatakta debeleniyordu. Başının ucundaki çekmeceyi umutsuzca tekrar açtı. Ama lanet olası haplardan yoktu işte….
Seni kaybettiğimde sokaklarda telaş başladı. İnsanlar görmedikleri bir şeyden kaçıyorlardı. Bir anda ortaya çıkan, aniden yayılan büyük salgın gibi bir…
-Toplanın millet, toplanın. Anlatacaklarım var size. Koca bir meydanın ortasında koca bir kutunun üzerinden bağırıyordu. Halkta hızlıca toplanıyordu çünkü; bu…
Güneş’in gökyüzü tuvalini kırmızıya boyadığı vakitlerde Eramos Ovası’nın sazlıkları uyum içerisinde salınarak karşılarında yükselen görkemli sarayı adeta selamlıyorlardı. Taşın altına…
“Taziyeleri Kavaklıdere’deki evlerinde değil de, Hergele Pazarı’ndaki dükkânlarında kabul ediyorlarmış, sana zahmet oraya git,” dedi babam. Evet, baba dün konuşmuştuk…
Altay’ın yüce dağlarının eteğinde; güneşi tuğ, gökyüzünü çadır belleyenlerin yerinde; bahtı, Erlik’in tahtından daha kara bir boy vardı. Öyle ki,…
Mutfaktan yumurta ve kahve kokusu geliyordu. Kalktı. Fadime kahvaltıyı hazır etmişti. Karşılıklı iki tabak, tabağın solunda çatal, sağında bıçakla peçete….
“Sessizliğe ihtiyacım var,” demiştim. Hayatta en mümkünsüz şeyi istiyormuşum gibi hissettim. Kendi kendimle dalga geçtim: “Neden olmasın? Şöyle içten, odaklanarak…