Sayı #105: “Gulyabani Öyküleri”
Muhayyel mahlûklardan bahsetmeyi seviyoruz. Onların hikâyeleri biraz daha özel oluyor. Gulyabaniler Yeşilçam’dan önce de aramızdaydı. Bir ninenin dudaklarında ya da…
#165: YAPAY ZEKÂ
Muhayyel mahlûklardan bahsetmeyi seviyoruz. Onların hikâyeleri biraz daha özel oluyor. Gulyabaniler Yeşilçam’dan önce de aramızdaydı. Bir ninenin dudaklarında ya da…
Bir gece ay homurdanırken çorak Eira’nın karanlığının tepesinde, esen rüzgârın şiddetiyle yıldızlar bile sallanıyordu. Köyün en dışında, yine köyün en…
Gölge, şehirden kopup geçmişe sürüklendiğini hissediyordu, ardında kalmış apartmanlar lo-fi bir illüzyondu adeta. Kristal kodein, gökyüzünde Akdeniz ürpertisi, vaporwave gökyüzünde…
Okulların kapanması ile harıl harıl ders çalışılan saatler ve sınav telaşı içindeki günler bitmişti. Öğrenciler valizlerini toplayıp evlerine dönerken, kimi…
Dünya en güzel dönemini yaşıyordu. Yeşilin her yanı doldurduğu, tüm canlıların özgürce ve birbirleriyle uyum içinde yaşadıkları bir düzen hakimdi…
Kaza-bela için nazar rünü. Mavisi kertenkele kanından, beyazı mantar sütünden, siyahı Kara Dağ’ın kömüründen olmak zorundaydı. Elem-keder için muska rünü….
Kır kahvelerini bilirsiniz. Yok yok şu kentlerde yapay parkların içine kurulu olup, araba gürültüsünden insanların birbirini işitmekte zorluk çektikleri, etrafı…
“Birkaç kez denedim, olmadı! Ne zaman açmaya yeltensem ya güneş acelesi varmış gibi gökyüzünü hızla terk etti ya da nereye…
Şubat 26: Kaybolmuştu… İnsanların kardan dolayı evlerine hapsolduğu bu şubat gününde, üzerine bir palto dahi almadan kaybolmuştu. Arkasında da bir…
Radyoda Sezen Aksu’nun “Seni Yerler” şarkısı çalıyordu. Bu şarkıyı duymayalı yani en azından Sezen’in sesinden duyulmayalı uzun zaman olmuştu. Şarkının…
-Kısım 1- Viktor gözlerini belli belirsiz açtığında ilk hissettiği şey pencereden bir kamçı gibi süzülüp derisini yalayan soğuktu. Kafasını kaldırıp…
Altındip’te sıradan bir sonbahar öğleden sonrası yaşanıyordu; üzerindeki insan kitlesinin büyüklüğünden içten içe çürümeye yüz tutmuş şehre sağanak yağışlar kederli…
İki adam dağ evinde oturmuş muhabbet ediyorlardı. Ellerinde şarap dolu bardaklarla kahkahalara boğuluyorlar, birbirlerine olur olmaz şakalar yapıyorlardı. “Amma da…
“Bir an, yalnızca bir an sürecek. Sonra, sonra hiç. Hiç.” Füruğ Ferruhzad Hapşırdı. Merdiven basamağının en dip köşelerini kaplayan tozdan ağ oluşmuştu….