Üç Güzeller
Kendine geldiğinde Üç Güzellerin dibindeydi. Peri bacalarının en güzellerinin, en çok bilinenlerinin ayaklarının dibinde. Yüz yıllardır her türlü olumsuz hava…
#165: YAPAY ZEKÂ
Kendine geldiğinde Üç Güzellerin dibindeydi. Peri bacalarının en güzellerinin, en çok bilinenlerinin ayaklarının dibinde. Yüz yıllardır her türlü olumsuz hava…
Otele ulaştığında gün henüz yeni ağarıyordu. Mete resepsiyondaki evrak işlerini bitirip odasına çıktı. Klasik otel odası soğukluğunda döşenmiş, tek kişilik…
Gözlerin Köyü ve Dudakların Köyünün temelleri, şimdiki sakinleri tarafından bu büyülü coğrafyaya ulaşmalarından sanki hemen bir saniye sonra atılmıştı. Sakinler,…
Gece yarısını geçiyordu Nyks Adası yakınlarına geldiklerinde. Esen rüzgâr koca teknenin yelkenlerini indirmesine sebep olmuştu. Önce gürültüyle denize salınan çıpanın…
Starbucks’ın neon ledlerle yanan yuvarlak tabelası sokağın başından göründü; yeşil arka plan üzerine beyaz çizgilerle çizilmiş iki kuyruklu siren gülümsüyordu….
Bilinmeyen bir diyarda, sonsuz karanlıkların ülkesinde, uğursuz gecelerden biri daha yaşanıyordu. Gökyüzündeki asla bitmeyen kaynayan huzursuzluk, fokurdayarak çalkalanıyordu. Bitkinlikle yatan…
Hakikatin perdesine vuran ışığın aslı astarı sorgulanmaz; kovuğun gizinden sual olunmaz. Zaman ki yitip giden nefes; zaman ki her dem…
Varlığının kanıtını kimse bilmiyor. Mezarından çıkan bir sosisli ya da Rapunzelin saçlarının arasından dökülen bir adet penis olabilir. Bir cinsel…
“Nasıl gideceksin?” Soğukluğunu, metalik kablolardan geçerken almış aslında gün sıcaklığında bir sesten çıkan gerçekliğe ait bu küçücük soru, beni, derinlerine…
İnsan neden pişman olmaktan vazgeçmez. Ya da sonunda memnun olmayacağı kararlar vermekte ısrar eder. Keşkelerimizi biriktirip boynumuza kolye yapıyoruz. Bir…
Başına buyruk gençler şeklinde bir ifade kulağınıza çalınıyor mu sürekli sizin de son zamanlarda? Hani otobüslerde yaşlılara yer vermediklerinden dem…
Bir gece vaktiydi. Mansur, kabul yeri görevliliği yaptığı otelde kafasını sağ yanındaki koltuğa koymuş dinleniyordu. Bütün günün yorgunluğu üstündeydi. Tam…
Uzun zamandır ben bir yolcu, bu hikâyenin kahramanı ise bir hancı gibi peşimde bir gölge gibi takip ediyordu… Yedi yıldır…
Yağmur yağıyordu. Bir duvar dibinde şarap içiyordum. Şişenin dibini bulmak üzereydim. Karanlığın puslu tavanına omuzlarını yaslamış kulelere baktım. Şimdi onlardan…